Perşembe günü, bürodaki kutlamalar ile
başladı. Fatma hanım, çok sevinmişti. Duruyor duruyor, biliyordum, bu çocuk seni elinden kaçırmaz diyordum. Yanılmadım, diyordu.
Fatih ile Doğan çok mutluydu. Yakup ve
Ali eskisi gibi surat yapmıyorlar, aksine mutluluklar dilerken samimi
olduklarını belli ediyorlardı. Çağla onların bu tavrı karşısında rahatladı.
Caner de kutladığında şirkette kutlama yapmamış sadece Füsun kalmıştı. Doğum
zamanı gelmişti. Her an bekliyorlardı.
Çağla yoğun olduğu için son zamanlarda gidemediği arkadaşını telefonla arayıp
Tayfun ile nişanlandığını bir buçuk ay sonra evleneceğini söylediğinde Füsun da
çok sevindi. “Nihayet birbirinizin bulabildiniz. Aranızda hep kıvılcımlar
uçuşuyordu ama ne hikmetse bir türlü göremediniz o kıvılcımları. Artık zamanı
gelmişti.” dedi.
“Hep benim hatam. Başka yerlerde
aradım. Saçma şeylere takıldım. Kalbimi hiç dinlemedim. Ama eninde sonunda
birileri zorla dinletti kalbimin sesini. Düğüne bekliyorum canım. Ama sanırım
ondan önce görüşeceğiz.”
“Doktorum bu hafta cuma günü doğuma
alacağını söyledi. Normal doğum yapamayacağım için artık daha azla oyalanmak
istemiyor. Böylece düğüne biraz kilo kaybetmiş olarak katılabileceğim.”
“Senin en şişman halin bile güzel
tatlım. Cumartesi uğrarım sana. Hastane daha önce bahsettiğin değil mi?”
“Evet, doktorum orada yaptıracak
doğumu.”
“Tamam canım. Kendine iyi bak. Yeğenime
de tabii. Öpüyorum.”
Telefonu kapattığında kendini hamile
düşündüğünü fark etti. İnşallah o da hamile kalacaktı. Hayalleri tek tek gerçek
oluyordu. O da sırası geldiğinde gerçekleşecekti.
Saat on bir olduğunda kızların hepsinin
haberi oldu. Jülide düğünde ayakkabısının altına en silinecek yere onun adını
yazdığını söylemiş, bu işte var bir hayır, darısı diğer kızlara demişti. Elif
ise hala teklif beklediğini, Doğan’ın neyi beklediğini anlamadığını söylemişti.
Çağla da ona “İlginç teklif aradığını söyledi ya. Bekle biraz daha” demişti.
Berna, kendisinin acelesi olmadığını
henüz aşkıyla flört dönemini doya doya yaşayamadığını söylüyordu. Yeşim ise
erkek arkadaşının iş bulmasından dolayı kendi evliliğinin de yakında olduğunu
söylemişti.
Kısa süre sonra hepsi evli barklı
olacaktı.
Tayfun Çağla’nın konuşmasına kulak
misafiri oldu. “Çağla, kızlara söyle cumartesi akşamı yemek yiyelim birlikte,
olur mu? Ben de benimkileri çağıracağım.” dedi. Çağla, başı ile onayladıktan
sonra telefondaki Yeşim’e söyledi. Diğerlerini tekrar aradı ve yemek
planlarından bahsetti. Aynı zamanda Tayfun
da kendi arkadaşlarına haber verdi.
Öğleden sonra annesi aramış, kumaşçıları gezdiğini ve her şeyi aldığını
anlatmıştı. “El çiçeğin nasıl olacak? Konuşmamışız bunu.”
“Tek bir beyaz orkide
düşünmüştüm.”
“Anlaşıldı. Tamam, yakışır
o gelinliğe. Ucuna ben güzel bir tül yaparım. Şimdi kalıp çıkartacağım. Hadi
kolay gelsin sana.” Annesi telefonu kapattığında Çağla işlerin çoktan yoluna
girdiğine inanmıştı.
*****
Cumartesi sabahı erkenden
hastaneye gidip Füsun ile bebeğini ziyaret ettiler. Çağla, küçücük bebeği
gördüğünde içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. İnşallah kısa süre sonra
hamile kalacaktı. Tüm dualarında bu vardı artık. Onun duygusallaştığını gören
Tayfun, “Hazırlıklarımıza erken başlayalım istersen? Çok güzeldi kızı.”
“Hazırlıklarımızı yapıyoruz
zaten. Hadi bakalım bu günün diğer işlerinde sıra.”
“Hangi iş benim teklifimden
daha zevkli olabilir?”
“Başladın yine. Aklımı
bulandırma. İstikamet emlakcılar.”
Sırada ev bulunması ve eşya
alınması vardı. Bu işin detayları ile Tayfun ilgilenmişti. Hastaneden çıkan
ikili soluğu emlakcıda aldı.
Emlakcı tarafından
gösterilen evlerin birini küçük, birini fazla ara sokakta, birini de yandaki
binaya çok yakın diye istemediler. Son gittikleri evin tek kusuru yedinci katta
olmasıydı. Asansörü vardı neyse ki! Çok güzel bir deniz manzarası önlerindeydi.
Binanın önünün kapanma ihtimali yoktu. Çağla salon ve yatak odasından gözüken
manzarayı gördükten sonra başka bir eve bakma ihtiyacı hissetmemişti. Tayfun da
çok beğenmişti evi. Özellikle salonun balkonu akşamları güneşin batışını
izlemek için idealdi. Orada geçirecekleri saatleri düşününce başka bir evi
beğenmeyeceğini anladı. Böylece ev de tutulmuştu. Artık tek sorun eşyaların
alınmasıydı.
Emlakcı, evin renklerinin
seçilmesi ve boyalarının yapılması konusunda yardımcı olabileceğini söylemişti.
Tayfun ise “Biz o konuda biraz düşünelim, sonra bildiririz.” dedi. Emlakcıyı
bürosuna bıraktıktan sonra Çağla’nın evine doğru yol aldılar. Çağla üstünü
değiştirmek istemişti. Tüm gün terlemişti. Tayfun da çok rahat değildi ama
evine gidecek vakit kalmamıştı. Yanında yedek kıyafet de yoktu.
“Ben duş da alacağım.
İstersen sen de al. Sonda Çağdaş’ın tişörtlerinden giyersin.”
“Yok şimdi ayıp olur.”
“Birlikte duş alırsak ayıp
olur. Ama tek tek girersek olmaz. Sonuçta herkes banyo yapıyor değil mi? Hem
temiz havlumuz da vardır mutlaka.”
“Çağla, şu birlikte duş
almaktan bahsettiğin cümleden sonra ne dedin? Ben sadece onu anlayabildim de!”
“Sen galiba işine gelenleri
anlayacaksın hep!”
“Kesinlikle aşkım. Ve bu
fikrini çok beğendim. Bizim evin banyosu da iki kişi için yeterince büyüktü.
Tüh keşke deneseydik sığıyor muyuz diye?”
“Tayfunnnnn…”
“Bayılıyorum böyle utanıp
da bana Tayfunnnnn demene. Söyle tatlım.”
“Neden adama renkleri
bildirmedik?” Çağla konuyu değiştirmeyi doğru buldu.
“Çünkü bir sürü işçi var
çalıştıracağımız.”
“Kimmiş onlar?”
“Kuzenler elbette.
Önümüzdeki hafta sonu hepsini buraya getiririz. İki günde tüm evin boyası
biter.”
“Çok beleşçisin.”
“Hayır canım. Onlar nasılsa
kendi kazançları olmadığı için bize ev hediyesi alamayacak. Ben onları bu
vicdan azabından kurtaracağım.”
“Aman Allahım! Sen ne kadar
hesapçısın!” Ama mantığını sevmişti. Kendi kardeşi de dahil çoğu öğrenci olan
gençler ne yapacaktı? Başkalarının aldığı hediyeleri vermek onları ne kadar
tatmin edecekti. Bu hem eğlence hem de kaynaşma sağlayacaktı.
“Evet, çok hesapçıyım.
Düğün tarihimizi de bazı hesaplara göre ayarlayacağım.”
Şaşkınlıkla sordu Çağla,
“Ne hesabı?”
“Ne zaman en uygun
hamilelik tarihi gibi…”
“Ne? Ay ne diyorsun sen?
Çok ayıp.” Yıllardır bunu beklemesine rağmen kıpkırmızı olmuştu. Tayfun ona
bakıp güldü.
“Hayır canım. Ayıp falan
değil. Madem bizim acil çocuk yapmamız lazım o zaman ilk geceden başlayacağız
çalışmaya. Sen de bana en uygun tarihleri söyleyeceksin.”
“Ya belki de zaten ilk
seferde hamile kalırım.”
“O dediğin genelde
dizilerde ve filmlerde olur. Gerçek hayatta o kadar sık rastlansaydı millet
yıllar sonra çocuk sahibi olmazdı.”
“O da doğru. Ama yine de…
Ya ne bileyim işte bunları seninle konuşmak tuhaf.” Doktorundan sonra ilk kez
bir erkekle böyle şeyler konuşuyordu. Utanmasının nedeni uydu. Zamanı
geldiğinde her türlü sorununu konuşacağı kişi o olacaktı. Alışacaktı!
“Ben senin kocan olacaksam
hiç de tuhaf değil. En doğalı benimle konuşman olur.”
“Haklısın. Neyse ben bir
araştırayım, tarihi nasıl tespit edeceğimi öğreneyim.”
“Nihayet makul konuşmaya
başladın. Hadi in artık. Evine geldik.”
Çağla ne zaman kapıya
yanaştıklarını anlamaya çalıştı. Bu çok kötüydü. Tayfun’un yanında kesinlikle
dünyadan kopuyordu.
*****
Tüm arkadaşları ile akşam
yemeğinde buluştular. Çok eğlenceli bir gece geçirdiler. Tayfun’un arkadaşları
ve sevgilileri ile kızlar ve onların erkek arkadaşları gayet iyi anlaşmıştı.
Çağla kalabalıktan çok memnundu. Jülide ile kocasının da onlara katılması ile
takım tamamlanmıştı.
Çağla, Enis’e özel olarak
teşekkür etme fırsatı bulmuştu. Kız arkadaşını da sevmişti. Zaten çocukların
üçünün de yanlarında güzel ve sevimli kızlar vardı. ‘Çılbır’ ilginçti. Çok da
eğlenceliydi. Noyan da şakacıydı. Düğün ve ev için güzel fikirler veriyordu.
Güzel yemek eşliğinde
konuşan gençler, daha sonra dans edecekleri bir yere gittiler. Geç saatlere
kadar eğlendiler. Böylece nişan da kutlanmış oldu.
*****
Hafta içinde Tayfun boyacı
kuzenleri organize etmişti. Hepsi çok sevinmişti. Çağla, çocukların böyle
faydalı bir şekilde kendilerine destek vermekten duydukları memnuniyeti
yüzlerinden okuyordu. İkisi büyük bir alışveriş merkezinden istedikleri
renkleri seçtiler. Daha sonra da mobilyacıları dolaşmaya başladılar.
İstedikleri gibi mobilyaları tek yerde bulamayınca başka yerlerde de aradılar.
İkisinin zevklerinin çok yakın olması alışverişi kolaylaştırmıştı.
“Halı işini ne yapacağız?”
“Bir önerim olabilir mi?”
“Söyle.”
“Tamam ev parke kaplı ama
duvardan duvara halı döşetmeye ne dersin? Böylece sadece süpürmekle iş biter.”
“Hımm temizlikçi almaya
niyetimiz yok galiba?”
“Tatlım istersen her gün
alırız ama evimizin işini ikimiz de yapabiliriz. Yerleri silmekle uğraşmayız.
Makineyi ben bile kullanabilirim. Böylece evin içinde bir yabancı dolanıp
durmaz. İkimiz yaparız veeee kim bilir temizlik işi ne kadar tahrik edici
oluyordur? Bilinmezzzz!”
“Tayfun, çok alemsin. Ama
haklısın da. Süpür sil, toz al dünya iş. İkimiz yaparsak olabilir. Genel
temizlik için birini bulsak da ona da az iş bırakıp ütüyü de aradan
çıkartabiliriz.” Böylece sevimsiz ütü işinden kurtulma planı bile devreye
girdi.
“İyi pazarlık. Tamam o
zaman halı için görüşelim. Mobilyalar gelmeden halı işi de bitmeli. Bu hafta
sonu boyayı yaptıktan sonra halıcıları sokarız eve. Yarın onu da seçelim.”
“Böyle giderse bir aya her
şeyi tamamlamış olacağız.”
“Sen şu düğün tarihini
belirlesen artık.” Tayfun aslında düğün değil gebelik tarihi istediği için
Çağla kendiliğinden söyleyememişti. Sorunca rahatladı. “Ağustosun 27 si çok
uygun bir tarih.”
“Ciddi misin? Süpermiş. Bir
ay gibi bir süre kalmış demektir bu. Ve ben şu andan itibaren o günün gelmesini
iple çekeceğim. Hemen o tarih için firma ayarlayalım. Gelinliğin yetişir değil
mi?”
“Annelerimiz başladı bile
dikişe. Onları gören kırk yıllık dost sanır. Ne meraklılarmış bizim
evlenmemize.”
“Meraklılar tabii.”
“Tayfun bir şey soracağım.”
“Sor tatlım.”
“Annene anlattın mı?”
“Hayır. Sen istersen
anlatırım ama bu seninle benim özelimiz. Senin iznin olmadan kimseye
anlatamam.”
“Teşekkür ederim canım. Ama
anlatabilirsin. Afife annem biliyor zaten.”
“Biliyor mu? Bana bir şey
söylemedi. Anneme de ben anlatırım. Fakat bunu sorun etmeyeceğinden eminim.
İçin rahat olsun.”
“Sen öyle diyorsan sorun
yok.”
“Anlaştık. Ben yarın şu
evlilik organizasyonu yapan şirketlerden birini ayarlarım.”
“Jülide’nin düğününü yapan
şirket de olabilir. Çok güzeldi.”
“Evet müthiş bir düğündü.
Sen ve ben o düğün ile herkese aşkımızı ilan etmiştik.”
“Sadece o bakımdan mı
güzeldi? Kız o kadar özenmişti.”
“Hayır tatlım her şeyi ile
mükemmeldi. Onların telefonunu alalım, randevu ayarlayalım ve bu işi de
halletmiş olalım.” Tüm düğünün düzeni ve kalitesini çok beğenmişti. Onlarla
çalışmak bilinmeyen bir firmaya güvenmekten akıllıcaydı.
“Sanırım tüm işlemleri
onlar halledebiliyor. Davetiye ve yiyecekleri de seçtik mi işlem tamam.”
“Tüm bunları listelemedin
mi?”
“Dalga mı geçiyorsun? Hepsi
listeli tabii ve üstelik hem not defterimde hem de bilgisayarımda var liste.”
“Göster şu listeyi bana.
Bakalım ne kalmış yapılacak.”
“Uzun bir liste ama.”
“Tamam tatlım ben senin
uzun listelerini biliyorum. Aç hadi.”
“Bunların üstü çizildi.”
-
Evlilik
hediyeleri için liste hazırlanacak
“Ne listesi anlamadım?”
“Ev hediyesi olarak
alınacakları listeleyelim. Aslında bizde pek adet değil ama yine de bir sürü
borcam getirilmesinden iyidir. Listeyi yakın akraba ve arkadaşlara veriyoruz
onlar da içlerinden birini seçip üstünü çiziyor. Böylece aynı şeyler defalarca
kez alınmamış oluyor. Bize de az masraf kalıyor. Bazı hediyeleri de birkaç
arkadaş ya da akraba birleşip alıyor. Herkes için çok uygun oluyor. Yani sadece
kendimi değil onları da düşünüyorum.”
“Ben boyayı çocuklara
yaptıracağım diye dünya laf eden sen, böyle bir liste mi yapacaksın? Çok ayıp.”
“Neden ayıp olsun? Nasılsa
ev hediyesi alacaklar.”
“Tamam tamam şaka yapmıştım
zaten. Aklında olsun, yemek takımlarımız için sadece model seçeceğiz. Kütahyalı
olmanın nimetlerinden faydalanmak lazım! Bir de ne demişlerdi? Hah hatırladım,
kahvaltı takımı ve kahve takımlarının da istersen modellerini seçecekmişsin.”
“İşte buna çok sevindim.
Çok güzel modeller var. Hımmm o zaman devam ediyorum listeye…”
“Et”
-
Damatlık
seçilecek.
-
Kuaförde
saç modeli önceden denenecek
-
Nikah
şekerleri seçilecek
-
Davetiyeler
seçilecek
-
Bahşişler
ayarlanacak
-
Fotoğrafçı
ayarlanacak
-
Ayakkabı
seçilecek.
-
Çağdaş,
çiçekler ve kutlama mesajları için görevlendirilecek
-
Yedek
çorap, makyaj malzemeleri yanımda olacak
-
Davetli
listesi hazırlanacak
-
Düğün
pastası seçilecek
-
Müzisyenler
konusunda karar verilecek
-
Nikah
memurunun tekneye gelişi organize edilecek
-
Nikah
şahitleri seçilecek
-
Üç
gün önce güzellik salonuna gidilecek.
-
Gelin
arabası ayarlanacak
-
Üç
gün önce ayakkabılar evde giyilecek (Tayfuna da söylenecek)
“Neden?”
“Ayakkabılar ayağımızı vurursa o gecemiz rezil olur.”
“Haklısın. Devam et.”
-
Davetlilerin
oturuş düzeni ayarlanacak
-
Şehir
dışından ya da yurt dışından konuk gelecek mi? Nerede kalacak?
“Benim ikiz dayılarım ve aileleri gelecek. Senin, yurt dışında ya
da başka şehirde yaşayan akraban var mı? Yani Kütahya’dan birileri gelir ama
başkası var mı? Yer ayarlayalım da mahcup olmayalım.
“Ayarlarız merak etme. Annem bizim tarafla ilgilenir.”
Son maddeye geldiğinde
sustu.
“Devam et. Ne o son madde?”
“Şey… Balayımızı planlamak
son madde.”
“En güzel maddeyi
söylemiyorsun. Ne istersin balayı için?” Bir yandan araba kullanmaya devam
ediyor, bir yandan da elini tutuyordu.
“Bilmem. Düşünmedim hiç.
Sanırım bir tatil yerinde kutlamak iyi olabilir.”
“Benim aklımda evde olmak
ve yataktan hiç çıkmamak var. Ama tatil de uyar. Tadı damağımda kalmıştı
zaten.”
“Heyy evde kalmak da iyi
fikirmiş. Kapımızı çalan olmaz değil mi?”
“Birileri çalsa da açan
olmayacak o kesin.”
“O zaman bir değişiklik
yapalım, evde geçirelim. Ama yemek falan uğraşmak zor olacak.” Çağla, saatlerce
ondan uzak kalmak istemiyordu. Bunu dile getiremeyeceği için üstü kapalı ima
etmişti. Tayfun da ona uydu. “Kahvaltılar benden, diğer yemekleri de yakındaki
lokantalardan hallederiz… gerçi onlar kapıyı çalacak… açarız artık ne yapalım.”
“Evet aç kalacağımıza
açalım.”
“Bunu da hallettik ama
senin listende yapılacak gerçekten çok iş var. Ben çoğu bitti diye
düşünüyordum.”
“Aklıma gelenleri yazdım.
Belki ilaveler olur. Şu şirket işlerin bir kısmını halledecek zaten. Ama süre
az ve bizim hızlı olmamız lazım.”
“Çok hızlı olacağız canım.
İnan çok hızlı olacağız.”
*****
Gerçekten hazırlıkların
çoğu hızlı bir şekilde çözüldü. Tayfun kesenin ağzını açmıştı. Çağla Amerika
için biriktirdiği parayı da kullanmak istemiş ama Tayfun izin vermemişti. İki
hafta içinde ev boyanmış, halılar döşenmiş, eşyalar yerleştirilmiş, konuk
listesi hazırlanmış ve şirket tarafından beğenilerine sunulan davetiyelerden
seçtikleri herkese ulaştırılmıştı.
Oturma planı bile neredeyse
tamamlanmıştı. Fotoğrafçı ve üstü açık klasik bir gelin arabası da şirket
tarafından ayarlanmıştı. Müzik için genç bir grup seçilmişti. Teknenin üst
katında açık büfe ve sınırsız içecek ile organizasyon daha da kolaylaşmıştı.
Kim ne seviyorsa ondan yiyecekti. Hatta şirket yetkilisi, artan yemeklerin
bozulmadan ihtiyaç duyulan bir yere gönderilmesi konusunda fikirlerini
istemişti. Çağla duyduğunda çok sevdiği bu fikrin uygulanması için en uygun
yerin kız yetiştirme yurdu olduğuna karar vermiş, kendi mutluluğuna bir grup
genç kızın da katılması fikri hoşuna gitmişti. Hatta pastanın bir kat fazla
yapılmasını ve o ek katın da kızlara götürülmesini istemişti.
Gelinlik neredeyse
tamamlanmıştı. Ümran hanım ilk başlarda zahmet vermemek için kendi elbisesini
hazır almayı düşünmüştü ama Hale hanımın elinin hızını gördükten sonra seçtiği
modelin dikilmesine yardımcı olmuştu. Sık sık bir araya gelen dünürlerin keyfi
yerindeydi. Afife hanım da arada geliyor, o günler daha da neşeli geçiyordu.
Çağla, kuaföründe saçını
yaptırmış, böylece modelini de seçmişti. Makyajını da denemiş ve beğendiği
makyajın fotoğrafını çekmişti. Cilt bakımı ve kaşlarının alınması için
randevusunu da almıştı.
Ayakkabılarını da almış ve
listeden onu da silmişlerdi. Neredeyse her şey bitmişti. Son haftaya geldiklerinde
tüm hazırlıklar tamamdı. İkisi de rahat bir nefes almıştı.
Çağla artık düğününü ve
sonrasını düşünüyordu. Tayfun sorduğunda kulaktan dolma bildiği yumurtlama
dönemi ile ilgili bilgilerini tazelemiş, doktoru ile de konuşmuştu. Doktorunun
söylediklerine göre ilk ay hamile kalma ihtimali düşüktü. Yumurtlama sayısının iki ay öncesine göre
düşme ihtimalinin zayıf olduğunu, yani yine de şansının yüksek olduğunu
söylemişti. Bir de mail adresine liste yollamıştı. Bunlara dikkat ederseniz
ihtimalleri yükseltirsiniz demişti.
Jinekolog Opr. Dr. Hakan
Topalismailoğlu’nun internet sitesinden gönderilmiş yazıyı okumaya başladı.
·
Kolay gebe kalmak için
rahat olun, strese girmeyin. Gebe kalamayacağınız korkusuna kesinlikle
kapılmayın.
Tamam rahat olurum da o nasıl olacak? Sanırım bu kısımda iş
Tayfun’a düşecek.
·
Adet düzeninizi doğru takip
edin, kolay gebe kalabileceğiniz muhtemel günlerde cinsel ilişkide bulunmaya
özen gösterin, bu şekilde gebe kalmak daha hızlı olacaktır.
Tamam bunu da yaptım. Günü belli artık.
·
Eşinizin kısa sürede sigara
ve alkolü bırakmasını sağlayın, hayatını düzenlemesine sizde yardım edin.
Kullanmıyor ki. Tamam buradan da yırttık.
Eşinizin kalın, dar,
sentetik ve sıkı pantolon, iç çamaşırı giymesini engelleyin. Sauna, hamam ve
sıcak banyolardan kaçınmasını tavsiye edin.
Bunu söyleyemem. Aman Allahım bunu nasıl söylerim? Yok zaten
pantolonları falan normal de iç çamaşırını soracak da değilim herhalde…
Çağla, yanaklarının
pembeleştiğini hissetti. Yazılar ilginç hal almaya devam ediyordu.
·
İlişkiden ortalama iki saat
önce eşinizin sert bir kahve içmesi sperm hareketlerini uyaracaktır.
Bunu da sağlarım. Ama unutmamam lazım! Bana içme demediğine göre
ben de içerim.
·
Hamile kalmak için en uygun
pozisyonda cinsel ilişkiye girin.
Hangi pozisyonda? Ya ben biliyormuşum gibi niye yazıyorsunuz ki?
Şimdi bir de bunu mu araştırmam lazım? Sanırım klasik pozisyondur. Bu kime
sorulur yarabbim?
Çağla iyice utanmaya
başladı. Okuduklarının iş arkadaşları tarafından görülmesinden korkuyordu.
Çünkü az sonra ‘neden kızardın bu kadar? Ne okuyorsun?’ diyerek yanına gelmelerinden korkmaya
başlamıştı. Bir sonraki maddeyi görünce, bir öncekine rahmet okumuştu.
·
İlişki sonrası hemen
belinizin altına ince yastık koyup ortalama bir saat yataktan kalkmayın ve yatak
odasının fazla sıcak olmamasını sağlayın.
Mümkün değil. Bunu yapamam.
Rezil olurum. Allahım bu nasıl bir görüntüdür böyle? Ama Tayfun zaten hamile kalmam gerektiğini biliyor. Bunu yaparsam
gülmez bana… Gülmez değil mi? Offf
·
Sabahleyin erken saatlerde
cinsel ilişkiye girmeye çalışın. Sabahları sperm kalitesi en iyi durumda,
sayıda olmaktadır.
Buna hayır demem zaten. Sanırım Tayfun da demez. Bu maddeden de
yırttık.
·
Cinsel ilişkiyi ‘yapılması
gereken bir ev ödevi’ olarak görmeden arzulayarak eşinizle birlikte olun. Çünkü
orgazm olmak vagina salgısının ph derecesini değiştirmekte ve spermin rahim
ağzından daha hızlı geçmesini sağlamaktadır. Ayrıca gereğinden fazla, sık
cinsel ilişkiye girmekten kaçının.
Ama biraz ödev gibi de olacak! Çünkü acelemiz var. Yine de en son
cümleyi anlamadım. Ben hamile kalmak istiyorum. Neden sık ilişkiye
girmeyecekmişim? Mutlaka vardır bir sebebi… Ah anladım. Sperm kalitesi ve yoğunluğu
ile ilgili olmalı…
·
Daha önce hamilelikten
korunmak için değişik yöntemler kullanmışsanız bunların olası etkileri için
doktorunuza danışın.
Evet korunma yöntemim vardı. Hayatımda seks yapacağım erkek yoktu.
Bundan ala korunma yöntemi mi olur?
·
Adet düzensizliği var ise
gereken tedavi ve takiplerle adet düzenini sağlayın.
Bu da benim sorunum değil. Adet düzenim var ama yakında yok
olacak. Böyle de küçük bir derdim var.
·
Servikal mukusunuz
gereğinden koyu ise inceltici, akışkanlığı sağlayıcı özel ilaç kullanmak
gerebilir.
Ben ne bileyim koyu mu değil mi? Bunun ölçüsü nedir ki? Doktorum
bir şey demediğine göre normal sanırım.
·
Günlük beslenmenize ve
yiyeceklere dikkat edin. Dengeli, doğru ve düzenli beslenin. Bol miktarda süt,
süt ürünü ve yoğurt tüketin. Enginar, yeşillikler ve taze fasulyeyi tüketmeyi
unutmayın. Aşırı kırmızı et ve yağlı yiyecek tüketmeyin, bunlar östrojen
düzeyini olumsuz etkileyebilir.
Bunu yapmak da kolay. En azından bugünden sonra dikkat edeyim.
·
Aşırı olmamak şartıyla
düzenli ve hafif eksersiz yapın.
Geçiniz, yapıyorum zaten.
·
Doktorunuzun haberi ve
bilgisi olmadan hiçbir ilaç kullanmayın.
Ağzıma bile sürmem.
Çağla, listeyi okudu ve
kolaylıkla yapabileceklerini aklının bir köşesine yazdı. Zorlanacağı maddeleri
nasıl uygulayacağı konusunda tereddütleri vardı. Bir şekilde anlatmalıydı
Tayfun’a. Ya da ilk ay şansa bırakmalıydı bazı şeyleri. Evet en iyisi buydu. En
azından bir kere şansını deneyecek, sonraki aylarda zaten doktorun önerilerini
uygularken kocasının gülmeyeceği ortamı sağlamış olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder