-
Gardırobumu yenileyeceğim
-
Saç rengimi değiştireceğim… Yok
sonra karar vereceğim
-
Spora devam edeceğim…
-
Gazetemi değiştireceğim… Buna
da sonra karar vereceğim
-
Tüm kitaplarımı okumadan yeni
kitap almayacağım
-
Çiçeklerimin saksılarını
değiştirmeyi unutmayacağım
-
Yemek yapmayı öğreneceğim…
Annemi başka nasıl susturabilirim?
-
Cep telefonumu daha az
kullanacağım… Babama göre radyasyondan kısa zamanda ölecekmişim…
-
Konser ve sinema harcamalarımı
biraz kısacağım… Offfff umarım bunu başarırım
-
Mutlaka ama mutlaka para
biriktireceğim… Bunu nasıl becereceksem?
-
Daha kararlı biri olacağım… Ben
mi?
-
Hamile kalacağım! Bu maddeyi
koca bulmadan yapmaya kalkarsam, önce annem mi katil olur, babam mı? İşte en
zor maddem…
Çağla, kendi
odasında, yatağının üstünde bağdaş kurmuş, iki büklüm oturarak bilgisayar
ekranına yazdığı maddelere baktı. Annesi her an odasına gelip “Kamburun
çıkacak, doğru otur.” Diyecek diye bekliyordu. Her yıl benzer listeyi yapıyor
ve ardından da uygulamak için çaba gösteriyordu. Genelde ilk olarak gardırobunu
yenilemekten vazgeçiyordu. Çünkü parasını biriktirmesi gerekiyordu. O yüzden
tümünü yenilemektense ihtiyacı olanı almak için çaba harcıyordu.
Yani bu madde
kısmen uygulanmak için yazılıyordu.
Saç rengini de iki
kez değiştirmiş, sonra kuaföre sık
gitmek istemediği için yine kendi rengine, koyu kahverengiye dönmüştü.
Hayatında değişiklikler istiyordu da, bunun saçının rengi olması şart mıydı?
Belki biraz kesim şeklini değiştirir hatta kısaltabilirdi. Ama uzun saçı
seviyordu. Üstelik bu şeklini verene kadar epey beklemişti. Yine kestirip,
sonra da uzatmak için çaba mı harcayacaktı? İşte bu sorular nedeniyle sonra
karar verecekti.
Spor… Bunu zaten
yapıyordu ve bırakmaya niyeti yoktu. Düzenli olmasa da haftada en az üç gün
yapmaya çalışıyordu. Vücudu biçimlenmiş, fazla kilolar ona veda etmişti. Hatta
ilk gardırop yenileme maddesini beş kilo verdikten sonra yazdığı bir listeye
eklemiş, sonra çok para harcaması gerekince yenilemek yerine terzi ile iş
birliği yapıp daralttırma yolunu tercih etmişti. Listeye yazılmasının nedeni,
en azından listede ‘yapılmış’ bir şeyler olduğunu görmek içindi.
Takip ettiği köşe
yazarı gazete değiştiriyordu. Yeni madde de bu yüzden eklenmişti. Hangi
gazeteye geçeceğini bilmiyordu ama görüşlerine uygun bir gazete olmazsa maddeye
yazdığı değişikliği yapmayacağını biliyordu. Olur da sevmediği bir gazeteye
giderse internetten gazeteye girer, köşe yazılarını oradan takip ederdi. Bu
fikri sevmişti.
Bir sürü okunmamış
kitabı vardı. Daha çok sahaf ziyaretine gerek yoktu. Önce elindekileri
bitirecekti. Hem böylece annesinin ‘kitaplarından odan gözükmez oldu’ laflarını
dinlemekten kurtulacaktı. Birilerine verdiği kitapları geri dönmüş müydü? Kime
ne verdiğini hatırlaması gerekecekti. Bundan sonra verdiği kitaplar için de
liste tutmaya karar verdi. En sevmediği şeydi kitabının alınıp sonra da üstüne
yatılması. Yeni bir madde eklemeliydi.
-Verdiği sözü tutmayan arkadaşlar
arkadaşlıktan çıkartılacak.
Kökleri artık
saksılardan çıkan çiçeklerini düşündü. Mart ya da nisan ayında mutlaka
saksıları değiştirmesi gerekiyordu. Annesi yemin etmiş elini bile sürmeyeceğini
söylemişti. Babası zaten ilgilenmezdi. İş başa düşüyordu ama o da hep
unutuyordu. Takvime hemen notlarını yazdı. Bu yıl işini sağlama alacaktı. Ölmüş
çiçek görmek istemiyordu.
Yemek yapmak…
Oturduğu sandalyesinde geriye yaslındı. Yüzünü buruşturarak maddeye baktı.
Yemeyi seviyordu ama yapmayı seveceğini sanmıyordu. Annesinin saatlerce
uğraştığı yemekler masada on dakikada bitiyordu. Neden hala piyasaya uzayda kullanılan
haplardan çıkmamıştı? Kendisi gibi yemek özürlülerin bayıla bayıla alacağından
emindi. Yine de artık hafta sonları annesinden bir iki yemek yapmayı
öğrenmeliydi.
Cep
telefonunu artık daha az kullanacaktı. Zaten son üç dört aydır oldukça düşmüştü
faturaları. Cebinden önce sağlını da düşünmeliydi. Babası haklıydı! Akşama
kadar ekran başındaydı. Eve gelince yine bilgisayar başında çalıştığı ya da
arkadaşları ile yazıştığı oluyordu. Neredeyse günde on sekiz saat radyasyona
tabii kalıyordu. Aslında uzmanlar bu radyasyon miktarının çok az olduğunu
söylüyordu ama yıllardır uzun sürelerle muhatap olmak belki de zararlıydı. Cep
telefonu ile az konuşmanın en azından böyle bir faydası olacaktı.
Konser
ve sinema masrafları… İşte bu maddeye ne kadar uyacağını bilmiyordu. Bir yol
bulmuştu ama o yol birilerinin sırtından geçinmek gibiydi. İş arkadaşlarının
temin ettiği biletleri düşününce vicdanı sızladı. Aslında o kimseden kendisine
bilet almasını istememişti. Erkekler farklı amaçlarla ona bilet alıyorsa kabahat
kimindi? Yok olaya nereden bakarsa baksın o erkeklerin sırtından geçiniyordu.
Başka bir yol bulacaktı. Bulana kadar da geçinmeye devam edecekti.
Para
biriktirmek… Bunu yapması şarttı… Aklındakileri yapmak için şarttı… Son kozunu
oynayabilmek için şarttı…
Daha kararlı biri
olmak… Çağla, maddeye baktı ve yine kararsız biri olduğuna karar verdi. Aslında
çok karar veriyordu. Sorun bunları uygulamaya geldiğinde ortaya çıkıyordu.
Verdiği kararların çoğunu başka bir karar vererek bozuyordu. Her seferinde
başka bir şey kararlarının önüne geçiyordu. Bunu yapmadığı tek yer işiydi.
Orada kararları ile her an oynamaya imkan yoktu. Bu da daha düzenli biri
olmasını sağlıyordu. Neden işindeki tavrını özel hayatına yansıtamıyordu? Çünkü
işinde baskı vardı ama özel hayatında baskı yoktu. Yoksa var mıydı? ‘Her on
kararımdan beşini uygularsam başarı sayarım’ diyerek son ve en önemli maddeye
geçti. Evet, özel hayatında da baskı vardı. Hem de iki yıl içinde çözmesi
gereken bir sorunun yarattığı büyük bir baskıydı bu.
Nasıl hamile
kalacaktı ki?
Daha önemlisi
kimden hamile kalacaktı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder