5 Mayıs 2015 Salı

Alize & Poyraz 35. Bölüm

Yemekten önce yatak odasında birbirlerinin tadına baktılar. Yataktan kalkmak zor gelse de neredeyse tüm gün annesine uğramadığı için duş yapıp karınlarını duyurup yan eve geçtiler. Ev yine ziyaretçilerle doluydu. Alize'yi görenler Poyraz'ın nişanlısı olarak kabullenip ona göre hitap ediyorlardı. Hatta düğünün ertelenmesi yüzünden üzüntülerini belirtenler de oluyordu.

Neslişah Hanım, ziyaretçilerinin karşısında soğukkanlı oturuyordu. Güçlü bir kadındı. Bunu da belli ediyordu. Annesinin yanına gidip oturdular. Poyraz elini eline alıp güç vermek ister gibi tuttu. Annesinin gözlerinde hayat kıpırtılarını görünce rahatladı. Alize diğer yanında oturuyor anne ile oğlunu izliyordu. Neslişah Hanım Alize'nin bakışlarındaki sevgiyi gördü. Diğer kolunu gelininin omzuna attı.


“İyi ki varsınız. İyi ki birbirinizi buldunuz. Ona destek olacak birinin olduğunu bilmek beni rahatlatıyor.”

Alize söyleyecek söz bulamadı. Poyraz da annesinin sözlerinden sonra sadece susmuş iki sevdiği kadına bakıyordu. İkisinin de bundan sonra üzülmemesi için elinden geleni yapacağına dair kendisine söz verdi...


Pazartesi sabahı ikisi de yataktan çıkmak istemiyordu ama iş ikisini de bekliyordu. Geç uyansalar da kahvaltıyı es geçip yeniden sevişmeyi tercih etmişti ikisi de. Belli bir mesai saati sorunu olmayan kişilerin rahatlığı ile hareket ediyorlardı. Alize bundan sonra çoğunlukla evden işlerini takip edecek gibiydi. Danışmanlık hizmeti vermeyi kabul ettiği firmalardan biri ile bu hafta görüşecekti. Çalışma programını netleştirdikten sonra dergideki saatlerini de kısaltacak evine ve kocasına vakit ayıracaktı.

O gün kendi evlerinin tüm işlerine bakacak iki kadın iş başı yapacaktı. O nedenle Alize geç çıkacaktı. Saat on olduğunda Poyraz gitmiş, görevliler gelmişti. Alize mutfaktan sorumlu olacak tombul kadını görür görmez sevdi. Ayşe idi adı! Neslişah Hanımın aşçısı Fatma’nın kardeşiydi zaten. Orada yediği lezzetli yemeklerden sonra evinde de güzel yemekler pişecekti. İçi rahattı. Temizlik işlerine bakacak olan Sultan daha gençti. Ama gücü kuvveti yerinde gözüküyordu. İkisi de saat beşte çıkacaktı. Akşam yeni evli çift baş başa olmayı tercih ediyordu. Zaten masa kurmak kaldırmak ne kadar yorucu işti ki? Üstelik ikisi birden yaptı mı sadece birkaç dakikalarını alırdı. Hem de keyifli yapılırdı.

Alize görüşmeleri yapıp evden çıktığında saat on buçuk olmuştu. Öğlene doğru büroya yaklaşırken telefonu çaldı. Poyraz’ın adını görünce sevinçle açtı.

“Söyle aşkım.”

“Seni seviyorum.”

“Ben de seni.”

“Yemeğe çıkalım.”

“Daha dergiye bile gitmedim.”

“İyi o zaman hemen bana doğru geliyorsun. Söyleyeceğim lokantada masamız hazır bekliyor olacak.”

Yarım saat sonra buluşmuştu iki âşık. Yanak ile dudak arasına konan öpücük ile tüm vücudu elektriklenmişti. “Beni deli ediyorsun.” Alize’nin sesi tutkudan boğulmuştu…

“Kim kimi acaba?” Poyraz’ın da sesi boğuktu.

“Ne o çok mu özledin beni?”

“Elbette özledim. Ama asıl konu başka.”

“Ne oldu?”

“Önce yemek yiyelim mi? Konu biraz can sıkıcı.”

“Hayır, önce konuşalım. Yemeyiz olur biter. Anlat hayatım.”

“Bu söyleyeceklerimi şu an itibariyle bilen üçüncü kişi olacaksın canım. Bundan hiç kimseye tek kelime etmek yok.”

“Beni korkutuyorsun. Neler oluyor?”

“Çok emin olunmamakla birlikte, babamın intihar etmediği, bir cinayete kurban gittiği şüphesi oluştu.”

“Ciddi misin?”

“Dedim ya kesin değil ama kurşunun giriş açısı ile babamın boyu ve kol uzunluğu uyumsuzmuş. Ellerinde barut izi olmasına rağmen kendini vuran kurşunun kendisi tarafondan ateşlenmediğini söylüyorlar. Birden fazla ateş edildiği net ama kaç kurşun olduğu ve kaç el ateş edildiği bilinmiyor. Biri aracın tavanında ama sanırım bir el daha ateş edilmiş. Ankara polisi 3. kovanı arıyor. Tüm bunlar netleşirse polis dosyayı yeniden açacak. Tam ölçümleri ve diğer sonuçları birkaç güne kadar alırlarmış.”

“Poyraz, bu çok şeyi değiştirir. Lanetten tut da cinayet sebebine kadar ne kadar çok değişken var farkında mısın?”

“Elbette farkındayım. Ama şu an hepsi senin sezgilerin ile doktorun tahminleri arasında kalmış durumda. Eğer haklıysan bu işte birilerinin başı fena yanacak.”

Yemeğin sonuna kadar kısık sesle ihtimaller üzerine konuştular. Ayrılık saati geldiğinde ikisi de yarım gün sonra görüşecek olmanın yetersizliğini yaşıyordu.

Naz ile birkaç kez telefonla konuşmuş, onun işlerinin yoğunluğu ve yüz yüze görüşmenin tehlikeleri yüzünden bir araya gelememişlerdi. Naz’ın, Türkiye'de olduğunu öğrenen bir firma reklâm filmi teklif etmiş, o da boş durmamak için kabul etmişti. Gazetelerde ise Poyraz ile ayrılıklarına dair haberler çıkıyor, aşk yeniden alev alır mı soruları manşetleri süslüyordu. Her haberin altında hastanede çekilmiş Alize ile Poyraz resmi de mutlaka yer alıyor, ‘Poyraz Kurt’un yeni gözdesi’ diye başlık atılıyordu. Doğruyu bilenler tüm haberlere gülüp geçiyordu. Bilmeyenler ise dedikoduları okuyarak keyifleniyordu.

Naz, salı ve çarşamba gününü kamera karşısında geçirdi. Alize'ye perşembe günü yemek sözü verdi. Alize'nin ilk misafiri Naz olacaktı. Gerçi öğlen gelecekti ve bir saat vakti vardı. Sonra da havaalanına gidecekti. Alize'nin aileleri de davet etmesi gerekiyordu ama onlar sonra gelmeyi, bir süre evli çifti yalnız bırakmayı doğru bulmuştu. Zaten daha taziye ziyaretler azalmamıştı. Suzan Hanım ile Güngör Bey de sık sık kızına geliyor, gündüz dünürler acıyı paylaşıyordu. Alize annelerinin anlaşmasından memnundu.

Adli Tıptan çarşamba gününe kadar, net sonuçlar gelmemişti. Çarşamba sabahı Yönetim Kurulu toplanmış verasete göre hisselerin dağılımı yapılmıştı. Avukatlar çok hızlı çalışmış, tüm evraklar hazırlanmıştı. Bu süreçte yeni evli çift evde bile cinayetten bahsetmemişti. O gün son bilgileri bekliyorlardı. Poyraz ertesi sabah Ankara’ya uçacaktı. İçlerinde bulundukları durumu diğer ortaklarla yeniden değerlendirmişler, annesi ile kardeşinin hisse yönetimi ile ilgili vekâletlerini yönetime sunmuş, kabul oylarını da alıp gerekli kararları tamamlamıştı.

Toplantı bittiğinde Poyraz ruhen yorgundu. Başka toplantısı olmasa hemen eve gidecekti. Alize’de sabah danışmanlık yapacağı firma ile görüşmeye gitmişti. İsmet Amca hem kızıyor hem de gururlanıyordu. Babasının ölümünden beri çok sık bir araya gelmişler ama hep başkalarının da olduğu ortamlarda oldukları için rahat konuşamamışlardı. Yine de Alize’nin başarıları hakkında birkaç kez konuşma fırsatı bulmuş, yeni işleri ile kendisini çok yoracağı için de kızgınlıkla bahsetmişti. Poyraz o kızgınlığın ardında dergideki işlerin aksayacağından korkan bir patron görüyordu. Ama eşini tanıyordu. İsmet Amcanın işlerini aksatmayacak düzenlemeleri yapacağından emindi.

İkinci toplantı bittikten sonra hemen eve dönmüştü, Poyraz. Saat daha dörttü ve evde iki kadın da işlere dalmıştı. Onlara selam verip üst kata çıktı. Üstünü değiştirip hemen eşofmanlarını giydi. Günlerdir sabah koşusu yerine karısıyla sevişmeyi tercih ettiği için hem suçlu hem de güçlü hissediyordu kendisini. Yine de mükemmel bir kadının yanında göbekli bir erkek olarak gezmek istemediği ve tüm günün stresini atmak için evden çıktı. Villaların etrafına hazırlanmış olan parkur iki kilometrelikti. Üç tur attıktan sonra eve geri döndü. Kadınlar gitmiş, karısı ise gelmişti.

“Erkencisin” ikisi de aynı anda konuştular.

“Özledim seni” yine aynı anda konuşmaya başlayınca gülerek sarıldılar.”Of çok terlisin, doğru duşa.”

“Sen de geliyorsan sorun yok.”

“Gelirim elbette.”


Ertesi gün ilk ayrılıklarını yaşayacaklardı. Alize çocukça bir hüznün içinde büyüdüğünü hissediyordu. Yine de duygularının önüne geçemiyordu. Sadece bir gece ayrı kalacaklardı. O bile çok uzun geliyordu. Annesi eve gelebileceğini söylemişti. Aslında o da özlemişti evini ama kocası gider gitmez soluğu annesinin yanında almak istemiyordu. Zaten nikâhtan sonra kayınvalidesinin evine de çok az gitmişti. Bir süre onlarla oturur sonra evine gelirdi. Yalnız yaşamaya alışkındı nasılsa.

Akşam yemeği sonrası televizyonu açmış haberleri izliyorlardı. Sonra bir film vardı sırada. Ama ikisi de aslında başka âlemlere dalmıştı. Ertesi günün ağırlığı çökmüştü üstlerine. Alize Poyraz'ın dizlerine yatmış ekrana bakıyordu. Ama ne izlediğinin farkında bile değildi.

“Naz için ne hazırlık yapacaksın?”

“Aç bırakmam merak etme. Ama asıl sorun gizli gelip gidecek olması. Annenlerden bile gizli. Ayşe ile Sultan'ı da erken göndereceğim.”

“Ben de yarın yolculukta amcamın ağzını arayacağım. Belki anımsar o zamanlara ait bir şeyler.”

“Neden bu kadar uzun sürdü bu araştırmalar?”

Poyraz gibi birinin bu işi bu kadar uzatması normal gelmiyordu. Poyraz da anlamış, açıklamaya başlamıştı.

“Uzun sürmedi aslında. Önce babamın DNA testini yaptırdım. Tabii buna karar vermek için zaman geçti. Önce kabullenmedim. Biraz Naz ile atıştık, söylemiştim. O sırada o yine Fransa'ya döndü. Ben de iddiasından vazgeçti sandım. Altı ay sonra yeniden döndü. Ve sil baştan başladık. İlk geldiğinde bizi gören magazin gazetecileri yeniden gördüklerinde sevgili sandılar. Düzeltmeye gerek görmedik. O an zararı yoktu. Hatta başka türlü araştırmalarından daha iyiydi o yanılgı. Naz’ın ısrarı ve seninde fark ettiğin benzerliklerimiz yüzünden, test yaptırmaya karar verdim. Elbette gizliydi hepsi. Babamın saç örneğini DNA için verdim. Acelem yoktu. Sonuçları almaya gittiğimde kardeşlerin birbirine çok yakın gen yapısı olduğunu öğrendim. Amcamın o yıllarda bekâr olması ve babama yakıştıramamam yüzünden bir DNA testi daha yaptırmaya karar verdim. O sırada İngiltere de bir şirkete ortak olmuştuk. İşleri yoluna koyana kadar o şirketin başında kalmam gerekiyordu. Dokuz ay orada kaldım. Bu süreyi benim tedavim için kullandığım bile söylendi ama ilgisi yoktu. Yani anlayacağın araştırmaların uzaması bizim işlerimiz yüzünden. Naz da çok sıkıştırmayınca her şeyin aileyi sarsmadan yaşanması için çaba harcamaya başladım. Naz, bizim kanımızdan. Ilgın ne ise o da öyle benim için. Naz da bunun farkında. O yüzden aileyi üzmeden sonuç almak onun da isteği artık.”

Poyraz dizlerinde yatan karısının dinlerken uyuduğunu düşünmeye başlamıştı. Eğilip baktığında uyumadığını ilgi ile dinlediğini gördü. Alize, kendisine bakan kocasının dizlerinden doğruldu uzun uzun öpüp yeniden kafasını dizlerine koydu. Poyraz, o öpüşmenin etkisinden çıkmak için derin nefesler alıp devam etti.
“Şirketin yaşadığı kriz de olaya tuz biber ekti. Naz da ben de o durumda bir şey araştıramadık. Emin olduğumuz Naz'ın bizim aileden olduğu. Gerisini biliyorsun zaten.”

“Biliyorum. Gayrimenkul satışlarına başladın mı?”

“Evet, sen de destekleyince hemen talimat verdim. Hepsi kısa zamanda satılmaz ama ekimden önce bir kısmı mutlaka satılmış olacaktır. Eğer dediğin gibi ocak-şubat aylarında emlak fiyatları düşerse yeniden gayrimenkule yatırım yaparız. O zamana kadar da elimizde sıcak para olur. Beklenen kriz gelirse tahsilâtlar aksar ama bizim adımızı lekelememek için mutlaka ödemelerimizi zamanında yapmamız lazım.”

Bahsedilen rakamlar milyon dolarlardı. O yüzden tedbirler çok önemliydi. Kocasının ses tonundaki rahatlık ve işleri ile ilgili bilgileri kendisi ile paylaşması çok önemliydi. Bu, fikirlerine değer verdiği anlamını taşıyordu.

“Filmi izlemek istediğinden emin misin?” Alize hafif bir sesle sormuştu bunu.

“Başka bir önerin mi var?”

“Evet, yukarıya çıkıp kendi filmimizi çekmeye ne dersin?”

“Çok terbiyesiz bir karım var derim.”

“Tamam, burada kalıyoruz ve son yazısı çıkana kadar kıpırdamıyoruz.” Poyraz boynundan tutup dizlerinden kaldırarak, karısını koltuğu yatırıp kendi ayağa kalktı. Sonra asık suratla ama gülmemeye çalışan yüzü ile kendisine kızgın bakışlar atmaya çalışan nefesini kucağına aldı. “ O yüz kocaya mı asıldı öyle? Bunun cezası var biliyorsun değil mi?”

“Neymiş o ceza?”

“Birazdan görürsün. Canına okuyacağım senin.”

“Bence o ödül olur ama sen yine de ceza niyetine yap.” Poyraz şaşkınlıkla baktı. Sonra kahkahayla gülmeye başladı. “Sen gerçekten edepsiz oldun. Ama bu hallerine bayılıyorum. Dedemin çok kullandığı bir lafı anımsatıyorsun bana.”

“Söyle de öğrenelim.”

“Kadın dediğin, salonda hanımefendi, mutfakta aşçı, yatak odasında ise fahişe ruhlu olmalı”

“Deden çok terbiyesizmiş. Ama haklıymış da!”

“Seni tanısaydı çok severdi. Tam onun kalemisin biliyor musun? Lafını esirgemeyen kadınlara bayılırdı.”


Konuşarak yatak odasına girmişler farkında olmadan birbirlerini soymaya başlamışlardı. 

2 yorum:

  1. Harika gidiyor gerçekten merakla bekliyorum ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler canım. merak içinde bırakabiliyorsam ne mutlu

      Sil