Üç kardeş odaya girerken
Duru'dan kahve istemişlerdi. Beraber gidecekleri için daha geç çıkmanın
sakıncası yoktu, Duru için. Kahvelerini götürdüğünde, Balahan'ın Batur ile
konuştuğunu, Giray'ın ise eleri cebinde, camdan baktığını gördü. Kahvelerini
servis yaptı, Giray'ın fincanını ise, yanına götürdü. Dalgın şekilde camdan
bakan Giray hala fark etmemişti.
"Giray Bey kahveniz" Giray, kahvesini alırken, Duru'nun yüzüne bakmış ve teşekkür etmişti. O yüzde özel bir şeyler vardı sanki. Dikkatlice bakınca, Duru kızarmıştı. Kahvesini verdi ve çıktı odadan. Giray ise düşüncelerine geri döndü. Bir şey oluyordu. Ne olduğunu anlamıyordu ama bu paçoz kız kendisini tedirgin ediyordu. İki gün boyunca aynı evde olmalarına rağmen, en ufak falsolu bir hareketi yoktu. Eve gelen bayanları düşündü... Mutfakta marifet sergilemek isteyenden, yatakta marifet sergileyene kadar her türlüsü vardı. Bir kere seviştiği için, evleneceklerini düşünenler bile çıkmıştı. Batur, böylelerini anında sepetlemiş, çok azı ile ikinci ya da üçüncü kez birlikte olmuştu. Yirmi gündür, tek bir bayan bile olmamıştı yatağında. İlk başlarda, Su ile uğraştığından, sonra da hastalığından kaynaklanmıştı bu boşluk. Başka sebebi yoktu. Canı istemiyordu. Bu akşam da, maça gidecekti, öyleyse yarın akşam cinsel perhizi bozabilirdi. Kahvesinden yudumlarken hafifçe gülümsedi. Tamam işte sorun buydu, bunca zaman yatağı soğuk kalmıştı. Yarından sonra normale dönecekti. Yedi gibi şirketten çıktılar. Yol üstünde bir lokantada karınlarını doyurdular. Balahan ile Duru okul hakkında koyu bir sohbete dalmıştı. Giray, her iki kardeşiyle de kendisiyle günlerdir konuştuğunun toplamından fazla konuştuğunu fark etti. Kendisine mesafeliydi... Tabii o büyük patrondu, o yüzden tedbirli davranıyordu kız. Başka bir nedeni yoktu elbette. Duru, en küçük kardeşten çok hoşlanmıştı. Üç kardeşte birbirine çok benziyordu. Balahan'da çok can yakacaktı... Hatta yakmıştı galiba? "Küçük hakan, okulundaki kızlar güzel mi?" dediğinde Balahan gülmeye başlamıştı... "Evet çok güzeller de, sen adımın anlamını nereden biliyorsun?" demişti. "Babam, Türkçe adlara takıntılıdır. Galiba sizin ailede de var böyle bir takıntı. Üçünüzün de adının Türkçe olması bundan sanırım." Giray, bu kızın bilgi dağarcığına hayret etmişti yine... "Bizimkilerinde anlamını biliyor musun?" "Sizinki, kuvvetli kudretli demek... Batur Beyinki de kahraman, yiğit... Sınavı verdim mi?" "Verdin..." İşte yine olmuştu. İşyerinin haricinde, alaycılığı çıkıyordu ortaya. Hepsi spor giyimleriyle rahat bir ortamdaydı. Duru, Batur ve Balahan ile senli benli konuşurken, Giray ile konuşmalarında hep sizli bizliydi. Giray en sonunda, "İş yerinde değiliz, Duru. Bu kadar resmiyete gerek yok. Rahat ol lütfen." dedi. Batur, abisinin yüzüne baktı ve şüphelerinde haklı olduğunu anladı. Ağabeyinin Duru'ya karşı özel bir tavrı vardı. Doğallığından, bilgisinden yeteneğinden etkilenmiş olabilirdi. Ama iş abisinin alışkın olduğu kadın tipine gelince, Duru, yakınından bile geçmiyordu. Bu akşam ikisinin hareketlerine dikkat edecekti. Kesin bir şeyler vardı... Salona geldiklerinde, hepsinin keyfi yerindeydi. Kapıda Duru'nun arkadaşlarını görene kadar! Çocuklar hemen yanına gelmiş, sarılmış öpmüşlerdi Duru'yu... En sona Elif kalmıştı. Sımsıkı sarıldı iki arkadaş. Günlerdir görüşemiyorlardı. Üç kardeş bu sıcacık kucaklaşmaya farklı duygularla bakıyordu.
Batur, Elif'e bakıyordu. Bu
kimdi? hemen tanışmak istiyordu. Çok güzeldi. Çok da sıcakkanlı gözüküyordu.
Bu erkeklerden biri arkadaşı olabilir miydi? İlk fırsatta Duru'ya soracaktı.
Giray ise, o sarılmaları gördüğü andan beri midesindeki kasılmaları adlandıramıyordu. Bu kızın tuhaflıkları bitmiyordu. İşyerinde son derece mesafeli, bulunduğu ortamlarda ne yapması gerektiğini bilen, arkadaşlarının yanında ise, fütursuzca sarmaş dolaş olan birisi... Kimdi bu erkekler? Hep böyle samimi miydiler? Ya şu en son sarılan ve bir türlü bırakmayan kimdi? |
Tamer'di o... Elif
tarafından, oyuna dahil edilmiş, çocukluk arkadaşları... Tamer, anında işe
uyanmış olmanın rahatlığıyla Duru'ya sarılmış, kulağına "çaktırma"
demiş ve elini belinden çekmemişti. Duru önce Tamer'e sonra da Elif'e bakmış
ve arkadaşlarının oyununu anlamıştı. İçeriye girene kadar Tamer elini
çekmemişti. Duru, hepsini birbirine tanıştırmıştı. Yerlerine geçerken, Batur
hemen Duru'nun yanına gelmiş ve kenara çekip, aklındaki soruyu sormuştu.
Duru, hiç beklemediği böyle bir sorudan sonra, gülümsemiş ve "Sevgili patronum, hayırdır?" demişti. Eğer, Batur ve Elif anlaşırsa, Duru çok mutlu olurdu. Çünkü hem Batur'u çok seviyordu hem de Elif gibi bir pırlantanın aşkı bulmasını çok istiyordu. "Duru, hala patronun olmasını istiyorsan 'hayatında kimse yok' dersin" "Hayatında kimse yok" dedi içten gülümsemeyle... Sonra da ekledi "Bu dünyada üzülmesini isteyeceğim en son kişi bile değildir" "Dur bakalım bir tanışalım, üzmemek için elimden geleni yaparım " demişti gülümseyerek. Sonra yerlerine oturmak için aşağı doğru indiklerinde, Elif ‘in solunda tek kişilik bir yer vardı. Elif’e ayırmıştı. Sağındaki boş koltuk da Batur’a kalmıştı. Hemen yanında da zaten Giray oturuyordu. Yerine geçen Elif, Duru'nun kulağına eğildi "Bu kardeşlerin hepsi süper" dedi. Duru'da arkadaşının kulağına "Birileri de senin için aynı şeyi düşünüyor" dedi. Elif şaşkınlıkla açtı gözlerini, "Batur'mu?" diye fısıldadı. Duru, gözleriyle onayladı. Elif, hafifçe kızardı.
Duru, etkilenmenin çift
taraflı olduğunu anlayınca sevinmişti. Elif, yıllar önce bir aşk yaşamış,
sevgilisinin iş için yurt dışına gitmesi, sonra da orada evlenmesi ile büyük
bir üzüntü yaşamış, bir daha da hayatına kimseyi sokmamıştı. Bu akşam ilk
defa birisinden etkilendiğini görüyordu, Duru.
Giray, maçı izliyordu ama aklı sahada değildi. Yapılan korkunç tezahüratlara da katılmıyor sadece sayılarda alkış tutuyordu. Aklı iki koltuk yanındaki bayandaydı. Duru'dan etkilendiğini bu akşam kabul etmişti. Ne, neden ve nasıl olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği, bu kadının yanında olmak istediğiydi. Beline sarılan kolların kendisine ait olmasını istediğiydi. Duru gibi, birisinden etkilendiğini kabul etmekte zorlanmıştı ama hayatında ilk defa sıkılmadan konuştuğu bir bayan vardı yanında. Üstelik kardeşinin de hoşlandığını fark ettiği bir bayandı, Duru. Kardeşi ile böyle bir rekabete asla girmezdi. Kardeşi gerçekten birlikte olmak isterse Duru ile ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. Yok, olmaz böyle bir şey dedi kendisine. Kardeşi iş ortamında böyle bir şey yapamazdı! Ya ciddileşirse durum? Ya Duru ile aşk yaşamaya başlarsa Batur? Duru belki işten çıkardı... Böylece şirket kuralıda ihlal edilmezdi. Kafasının karışıklığından sahada ne olduğunun farkında bile değildi. İlk periyot bitmişti. Batur ilişki yaşarsa şirket kuralı ihlali oluyor da, kendisi yaşarsa olmuyor muydu? Giray ne düşüneceğini şaşırmıştı. Her şey bir yana, o beline sarılan Tamer miydi neydi, o kimdi? Ne vardı aralarında? Duru gibi birisinin etrafında bu kadar erkek... Huy güzelliği dedikleri şey yüzünden miydi bu? Güzel değildi. Çekici de değildi. Gerçi muntazam bacakları ve pürüzsüz bir cildi vardı ama saçlarının toplanma şekli, kalın çerçeveli gözlüğü ve sırtından çıkartmadığı şekilsiz kılıkları düşünülünce, kendisi de dahil bu kadar erkeğin ilgisini çekmesi tuhaftı. Elif, yiyecek içecek bir şeyler almak istediğini söyleyerek ayağa kalkmıştı. Tam Duru da kalkacakken, Batur, "Ben de geliyorum. Kim ne istiyor?" dedi. Duru, sadece su isteyince de göz kırpmış ve Elif'in peşinden gitmişti. Duru, arkalarından gülümseyerek bakıyordu. Giray bu bakışları yakaladığında, gözlerde kıskançlık değil de memnuniyet gördü. Neler oluyordu? Burnunun dibinde bir şeyler olmuş ama o fark edememişti. "Neler oluyor burada?" diye sordu. "Anlamadım?" "Batur ve sen? Neye gülüyorsunuz?" "Batur ve ben gülmüyoruz, ben Batur'a gülüyorum." dedi Duru. "Şimdi de ben anlamadım. Neden?" "Çünkü Giray Bey, kardeşiniz arkadaşımdan çok hoşlandı. Ve bence, arkadaşım da ondan hoşlandı. Bilmem anlatabildim mi?" "Tüm bunlar ne zaman oldu? Ben neredeydim?" Duru, neredeyse kahkahayla gülecekti. "Burada olmadığınız kesin... Kime takıldı aklınız bu kadar?" Aklının kime takıldığını söylese, Duru'nun tepkisi ne olurdu acaba? "Hani sizleri kaldırmıştık? Yine mi mesafe koydun aramıza?" Bu cümlenin çağrıştırdığı şeyler Duru'yu tedirgin etmişti. İstediği hiç mesafe kalmamasıydı. Biliyordu ki Giray ile başa çıkamazdı. Başını derde sokmanın manası yoktu. Hem de yalandan nefret eden bir adama, bir aydır yalan söylediğini itiraf ederek... En iyisi anlamazlığa gelmekti. "Alışkanlıktan sanırım. Nasılsa şirkette yine eskisi gibi olacak. Bu gece bir istisna! " "Tamam da gece bitmedi, değil mi?" "Haklısın." "Eşofmanlarla çok şeker olmuşsun. Gerçi bunlarda sana bol ama neden bol olduklarını sormayacağım... Utanmanı istemem" diyerek takılmıştı Duru'ya... Duru, kahkahasını engelleyemedi. "Nedenini asla tahmin edemezsin." Şişman sandığını anlamıştı. Böyle ufak takılmalarla konuşmayı seviyordu... Biraz muziplik biraz gizem ama bol bol tebessüm... Bu güldüğü günlerin çok uzun sürmeyeceği geldi bir anda aklına. Giray, iyileşmişti. Birkaç gündür akşamlarını nasıl geçirdiğini düşünmüyordu. Yanında olduğu akşamlardan sonra, dün akşamında evde geçtiğini öğrenmişti. Bu akşam dışarıya çıkması, hele ki bu maça gelmesi çok şey ifade edebilirdi. Duru yanılmak istemiyordu. Çünkü patronu kendisi gibi kadınlarla birlikte olmuyordu. Şimdi, bu alâkanın ardında yatanı merak ediyor, alacağı yanıttan korkuyordu... |
Tamer, Duru'nun yanındaki
koltuğa çöküp, omzuna kolunu atıp, "Nasılsın canım, ayrı düştük"
dediğinde, Giray çıldırmıştı. Duru'nun, "Evet canım ya, Elif'le hasret
gideriyordum, seninle ilgilenemedim" demesiyle, gözü kararmıştı
Giray'ın. İşte buna hazırlıklı değildi. Kıskanıyordu... Hem de, ‘bataklık
kadar duru’ dediği bu kızı... Başka açıklaması yoktu, kanın tepesine
çıktığını fark etmişti. O an, Tamer'i top yapıp, potaya atmayı çok istiyordu.
O omzundaki elini kırıp cebine soksa, ne güzel olurdu. Daha fazla duramadı
orada. Ayağa kalkıp, "Biraz dışarı çıkayım" dedi ve gitti...
Tamer, "Kızım bu ne?
Adam beni gebertecekti neredeyse. Hem de bu paçoz halinle bile sana bu kadar
ilgi duyuyorsa... Of of offf senin halin duman söyleyeyim sana."
"Ya Tamer, inan anlamıyorum, erkek gözü ile fikir ver bana. Bu adam çapkının önde gideni. her akşam başka birileri ile birlikte olduğunu şirkette bilmeyen yok. Bir aydır, Batur'un sekreteriyim. İlk üç hafta beni görmedi bile... Şimdi ise, benim geldiğim maça geliyor. Sizli bizli konuşmayalım diyor... Bu ne manaya geliyor anlamıyorum." "Birazdan anlarız hayatım dert etme. Sadece şunu söyle, bu adama aşık mısın? Yoksa başından atmak mı istiyorsun?" "Off Tamer, sanki anlamadın. Aşığım" İlk kez yüksek sesle söylüyordu. Kendine bile itiraf etmekte güçlük çekerken, çocukluk arkadaşına rahatlıkla söylemişti. "Anladım da, arkadaşımı ilk defa aşık yakalamışım biraz dalga geçeyim istedim. Canımsın benim bilirsin. Ayrıca, enişte beyden hoşlandım. Sağlam adam ve seni bu halinle bile çekici bulduysa, normal halinle adamı mahvedeceksin demektir..." "Ettim sanırım." "Neeee?" "Ya bağırmasana! Sonra anlatırım. Beni normal halimle de gördü ve etkilendi bu kadarını bil şimdilik yeter... Bak geliyorlar. Hadi yerine naş naş..." Tamer ile Duru'nun konuşurken fark etmediği bir şey vardı. Taraftarları dev ekrana yansıtan kamera, bir sürede bu çifti ekranlara aktarmıştı. Üstelik omzundaki kolla oturan Duru ile eğilmiş fısır fısır konuşan Tamer'i Giray da görmüştü. Tek araba gelmiş olmasalar çoktan maçı bırakıp çıkacaktı. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder