Poyraz, az önce geçmişinden çıkan bal gözleri gördüğünde şaşırmıştı. Yıllar
önce bir çay bahçesinde görmüştü o gözleri. Emin olmak için dikkatlice
bakarken, o gece o çay bahçesinde olan başka birisini daha görmüştü. Bal gözlü
kızı kollarında tutan erkek! O da o gece aynı masada oturan erkekti. Üstelik
bara doğru yürürken belini tutan sol elde alyans da vardı. Daha fazla sinirini
bozacak tek şey kadın dırdırıydı. Şimdi ise hiç ummadığı biri, Naz, bunu
yapıyor, soruları ile olmayan cevapları istiyordu.
Poyraz daha fazla sinirlenmemek için gördüklerini unutmak istedi. Üstünde
durulmasına gerek olmayan bir olaydı. Beğendiği bir bayan evli çıkmıştı. Ama
zaten o bayanı uzun yıllar önce beğenmişti. Hem de sadece gözlerini görerek. Bu
akşam bakır rengi elbise ile gözleri aynı ateşle yanıyor gibiydi. O gözleri
yıllardır unutmamıştı. Hatta bir gün İstanbul'da bulduğunu sanmış ama sonra
yanıldığını anlamıştı.
Şimdi ise eşinin yanında gördüğü bal gözlü kıza daha fazla bakmamak için başını Naz'dan tarafa çevirmişti. Naz etrafındaki erkeklerin mutlaka dönüp bir daha bakacağı güzellikteydi. Asil bir görünümü vardı. Bunda, çocukluğunun Fransa'da geçmesi ve ailesinin moda ile yakından ilgilenmesi sonucu mankenlik yapmaya başlaması ve Türkiye'ye geldiği iki yıl öncesine kadar da mesleğine devam etmesi etkendi.
Şimdi ise eşinin yanında gördüğü bal gözlü kıza daha fazla bakmamak için başını Naz'dan tarafa çevirmişti. Naz etrafındaki erkeklerin mutlaka dönüp bir daha bakacağı güzellikteydi. Asil bir görünümü vardı. Bunda, çocukluğunun Fransa'da geçmesi ve ailesinin moda ile yakından ilgilenmesi sonucu mankenlik yapmaya başlaması ve Türkiye'ye geldiği iki yıl öncesine kadar da mesleğine devam etmesi etkendi.
Hala ara sıra çıkan işlere gidiyordu. Yürüyüşü, vücudunu kullanışı çok
başarılıydı. Her şeyi yakıştırarak taşırdı. En çok da bu yönünü beğenirdi
Naz'ın. Üstelik her ortamda nasıl davranması gerektiğini de çok iyi bilirdi.
Bu gece de aileyi temsil etmek için düğüne katılmak zorunda olduğunu
söylediğinde, nasıl giyinmesi gerektiğini sormuş ve önden kapalı, kayık kaya,
koyu mavi elbise giymişti. Asıl güzelliği sırtındaydı. Çünkü az önce gördüğü
bakır elbisenin sırtı gibi Naz'ın elbisesi de beline kadar açıktı. Tek fark
üçgen bir sırt dekoltesi olmasıydı. İki kadını kıyaslaması hiç de etik değildi.
Üstelik o bakır rengi elbisenin sahibinin belinde başka bir erkeğin eli vardı!
Barda ellerinde kadehleri ile etrafı izleyen çift, dans pistinde yavaş
hareketlerle dans eden diğer çifte bakıyordu. Alize, aklından geçen soruları
sıralamak istiyordu. İlk sorusu da "Adı ne?" olacaktı ama bu soruyu
sorar sormaz Alp'in takılmalarına maruz kalacağından emindi. O nedenle susuyor,
belki laf arasında söyler diye bekliyordu. Ne içtiğini fark etmeden ikinci
kadehe başladı. Alp de üçüncü kadehi içmeye başlamıştı. En son doktor
kontrolünde nasıl kalp atışlarını dinlediğini anlatıp, henüz doğmamış kızına
olan aşkını dillendiriyordu. Onun bu halini gören Alize, sevgi dolu bakışlarını
arkadaşına çevirdi.
"Aylin ve sen çok şanslısınız. Aynı Ercan ile Aslı gibi. İnşallah
sizler gibi bir aşk evliliği yaparım."
"Yaparsın tabii. Gönlünün sultanı belki çok yakında çıkar
karşına."
"Sultanlara kaldıysa işim zor. Ben normal bir erkeğe razıyım."
Tam o sırada yanlarına gelen Aslı ile Ercan son cümleleri duymuştu.
"Hani Tony'ni bekliyordun?"
"Aslı'cığım inanmazsın ama benim Tony çoktan kapılmış. Hatta kendisi
ve kapan burada."
"Ciddi misin? Kim o?"
Bu soruya vereceği yanıt en çok Aslı'yı şaşırtacaktı. Çünkü yıllardır ilk
kez onadan bir şey gizlemişti Alize. Yine de dananın kuyruğu hiç olmazsa en
mutlu gecesinde kopsun, bana fazla kızamaz, diye düşünüp yanıtladı.
"Şu bizim tatil köyündeki gri gözlü vardı ya! İşte o!" söylemişti
işte. Üstünden koca bir yük kalkmıştı. Şimdi ise karşısındakinin patlamasını
bekliyordu. Çok beklemedi elbette!
"Ne? Gri gözlü mü? Sen o zamandan beri Tony derken onu mu
kastediyordun?" Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki etraflarındakiler merakla
dönüp bakmaya başladılar. Alize, kendi sesini daha da kısarak,
"Evet, ama az önce nefis bir bayanla geldi ve benim Tony hayalim son
buldu." dedi.
Aslı, o anda bile arkadaşının üzüntüsünü hissetti. Ercan da onun çocukluk
aşkıydı. Ya o da başka kadınla Ercan'ı görseydi. Neler hissedeceğini düşündüğü
an yine eski Aslı oldu. Arkadaşını neşelendirmek birinci öncelikti.
"Olsun sana başkasını buluruz. Bak bu Çeşme'nin havasında suyunda var
bir şeyler. Hepimiz aşkı burada bulduğumuza göre, sen de yakalayacaksın doğru
kişiyi. Ama daha sonra o 'gri gözlü' ile ilgili anlatmadıklarının hesabını
sormayacağım sanma. Bir de ne demiştin bana... 'Tolga daha yakışıklı'... Şimdi
anlıyorum o zamanki tavrını..." Alize, o yıllardaki çocukça kıskançlıkla
öne sürdüğü Tolga'yı düşündü ve gülümsemeye başladı.
"Bunları sonra konuşuruz." Kaçmak istediği konulara daha fazla
dalmak istemiyordu. Aslı, "Gerek yok. Anladım ben seni." diyerek
konuyu kapatınca bu kez de Alize üsteledi.
"Kızgın mısın?"
"Elbette kızgınım. Nasıl saklarsın benden?" Şimdi bu da soru
muydu?
"İşte bunu kesin sonra yanıtlamalıyım." Ercan'ın yanında on iki
yaşında karısının da o adama hayran olduğunu söylemek en son yapacağı şeydi.
Aslı da biliyordu bunu.
Gülerek "Gerek yok gerçekten, kızmadım say." Ercan ikili arasında
geçen bu konuşmanın tek bir yerini bile anlamamıştı. Tek anladığı bu ikilinin
arasında bile sır olduğuydu. Alize hala savunmadaydı.
"İşte ben de sırf bu yüzden susmuştum. Sonra da konusu geçmedi."
Ne diyecekti? O yıllarda ben de gri gözlüye hastaydım. Hala da aklımdan
çıkartamadım mı? Neyse ki o bunları düşünürken iki erkek de anlamadıkları
konudan sıkılıp başka konular açtılar.
Alize, içinde barınan duyguların adlarını koyamıyordu. Aslı ile o yaşlarda
aynı çocuğa tutulmuşlardı. Fakat Aslı içindekileri dışarıya çok rahat vururken
kendisi hep saklamıştı hislerini. Şimdi ise zaten elden kaçırdığı erkek
hakkında konuşacak pek bir şey kalmamıştı.
Dörtlü grup barda muhabbete devam ederken, az önce kendileri hakkında
konuşulan çift de onlara yaklaştı. Aslında Poyraz, o dörtlüye yaklaşmayı hiç
istemiyordu ama Naz'ın ısrarı ve daha fazla kalmak istemediği için 'gidelim'
baskısı ile adımlarını bara doğru yönlendirdi. Kendilerini gören dörtlü susmuş,
bu muhteşem çifti izliyordu. Önde Naz, arkasında Poyraz, önce gelin ile damadı
tebrik edip iyi akşamlar dilediler. Sonra Naz, elini uzatıp Alize ve Alp ile de
vedalaştı ama Poyraz sadece ikisine de başı ile kısaca selam verip, uzun
adımlarla yanlarından uzaklaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder