Yeni hafta güzel başladı. Çok iyi bir
iş teklifi gelince hemen fiyat teklifi hazırladılar. Toplantıya Çağla ile Fatih
gidecekti. Yapılacak program onların konusuydu. Hazırlıklarını yaptıktan sonra
Süleyman Bey ve Tayfun Bey ile kısa bir görüşme yaptılar. İkisinin de başka
toplantıları vardı.
Tayfun beyin ikisini de yapacakları
konuşmada yönlendirmesi ve bazı şeyleri Çağla’nın açıklamasını istemesi çok
hoşuna gitti. Şirketten çıkmadan önce bir madde daha ekledi listesine. Bu adam
kesin doğru erkekti. Ama nedense o bunu bir türlü fark edemiyordu.
42. İşimi teşvik etmeli, desteğini vermeli.
Beni doğru yönlendirmeli ve iş konusunda
güvenmeli.
Görüşme kendilerine verilen taktiklerle
çok başarılı geçmişti. Fiyatta da anlaşılınca iş
sadece imzaya kalmıştı. O kısmı bir sonraki hafta tamamlayacaklardı. İkili
büroya döndüğünde yüzlerinde kocaman gülümsemeler vardı.
“Tebrikler. Müthiş bir
sunum olmuş. Haberiniz sizden önce geldi.”
“Teşekkürler Süleyman Bey.
Biz de keyif aldık görüşmeden. Sizlerin taktikleri çok yerindeydi.”
“Uygulamak da marifet
ister. Elinize sağlık. Haftaya imza atacağız.”
Çağla, tüm bu konuşma
boyunca yanlarında olan Tayfun beyden tek bir iyi söz duymamanın hayal kırıklığını
yaşıyordu. İkisi odadan çıkana kadar da bu tavrını sergilemişti.
Toplantıya giderken onlara
destek olan adam dönüşte bir teşekkürü çok mu gördü?
Bu nasıl biri?
Soğuk biri.
Her ne kadar iyi
taraflarını görmeye çabalasa da en sonunda bu noktaya gelmişti. Bu adamla
yapamazdı. Aşkından ölse de bu kadar soğuk biri ile bir arada olamazdı.
Yerine döner dönmez doğru
erkek listesini açtı.
43.
Soğuk
erkek olmayacak. Tayfun bey gibi biri asla olmayacak
Tayfun odasında bir aşağı
bir yukarı yürüyordu. Eğer gerçekten iyi bir anlaşma olmasa çoktan vazgeçmişti.
Çünkü şirket ortaklarından biri telefon açıp anlaşma ile ilgili bilgileri
aktarmış ve Çağla’nın konuya hakimiyetini yere göğe sığdıramamıştı. Tayfun
adamın sesinden beğenisini anlamış içinde uyanan kıskançlığı bastırmakta güçlük
çekmişti. Çağla’nın tepkisinin ne olduğunu bilememek sinirini iyice germişti.
Acaba adam sarışın mıydı? Lanet olsun
Çağla, bıktım etrafındaki erkeklerden. Katil edeceksin beni en sonunda.
Çıkış saatine az kalmıştı.
Çağla daha fazla canını sıkmak istemiyordu. En iyisi güzel şeyler düşünmekti.
İki gün sonra şirkette iki yılı bitecekti. Bu CV için iyi bir bilgiydi. Böyle
bir yazılım şirketinde iki sene ciddi tecrübe demekti. En iyisi yeni iş aramak!
Evet, artık başka denizlerde yüzmeliydi. Bu şirket kendisine çok şey
kazandırmıştı. Şu yazı bitirdikten sonra şirket değiştirecek ve yeni bir hayata
adım atacaktı.
Çağla, bebek konusunu da
kapatacaktı. Artık kimse ile görüşmek istemiyordu. Çocuk da istemiyordu.
Sevdiği erkekten olmayınca neden çocuk istesin insan?
Çalan telefon ile
düşünceleri bölündü.
“Alo, merhaba teyze iyiyim,
sen?”
Arayan Hande hanımdı ve
yeğenine birisi ile buluşmasını salık veriyordu.
“Kızım bak, adamın yaşı da
uygun sayılır. Kendisi evlendirme memuru olarak çalışıyormuş. Haklı adam
evlenememekte. Tüm karşısına çıkan kadınlar başkaları ile evlenmek üzere gelmiş
oluyor. Ne yapsın ki. Tabii birilerinin aracılığı ile evlenecek kız arıyor. Sen
şimdi bu hafta içinde hangi gün uygunsun? Hafta sonu nikahlar çok yoğun oluyormuş
görüşemezmiş. Bak bir gör çok da yakışıklıymış. Kaliteli adam diyorlar. Ses
tonu da çok iyiymiş. Nikah kıyarken mikrofondan çıkan sesi bile herkesi mest
ediyormuş.”
“Teyze Allah aşkına bir
sus. Bu nasıl bir konuşmadır? Nefes almadın.”
“Aman kızım ben nefes
alırım. Sen şimdi söyle hangi akşam uygunsun? İş yeri karşıda o yüzden senin
mesai yapmayacağın bir akşam olsun. Adı Murat, tamam di mi?”
‘Tamam değil, hiç tamam
olmayacak ama sen bana böyle baskı yapınca ve bunu kabul etmezsem küseceğini
bilince tamam tabii…’
“Tamam teyze. Çarşamba
akşamı olur.”
Telefonu kapattığında
kendisini çok yorgun hissediyordu. Haftanın ilk günü güzel başlamış, yorucu ve
hayal kırıklığı yaratarak bitmişti.
Salı günü daha da kötü
başladı. Yeni bir iş gelmiş, program olarak nasıl bir şey yapacakları hakkında
tartışmalı bir toplantı yaşanmıştı. Çağla fikrini inatla savunurken Tayfun ile
ters düştüğünü fark etti. Tayfun da ısrarla kendi istediğinin yapılması
konusunda diretiyordu. En sonunda Süleyman Bey ikisinin fikirlerinin orta
yolunu bulmuştu. Çağla, aslında inatlaşmasının ardında yatanın kızgınlığı
olduğunu biliyordu. Ama sesini kesememişti. Hırslanıp sesini yükseltmişti.
Tayfun’un da gözlerinde aynı kızgınlık vardı. Kendisi ile inatlaşmasına daha
çok kızmıştı. İki yıldır ilk kez böyle bir durum yaşanıyordu. Akşam işten
çıkarken aklındakiler ertesi günün ikinci yılının son günü olduğu idi.
Bugün yaşananlardan sonra bu şirketteki son
günü olma ihtimali çok büyüktü.
*****
Tayfun, o akşam eve
sığamayınca arkadaşlarını aradı. Buluştuklarında onlara anlatıp rahatlamayı
düşünüyordu ama bir araya geldiklerinde ağzını bıçak açmadı.
Enis onun bu kadar
sıkılmasına üzülmüştü. Aklındaki bir planı aktardı arkadaşına. En azından
ikisinin de bildiği bir ortamda bildikleri bir konu etrafında çalışacaklardı.
“Neden olmasın. Denemeye
değer.”
Bu konuşmadan sonra içinde
uyanan umuda tutundu. Biraz daha rahatlamıştı. Arkadaşları ile uzun bir gece
geçirdi.
*****
Çarşamba sabahı ayakları
geri gidiyordu. Neler yaşanacağı konusunda az çok fikri vardı. Tayfun kapıdan
girerken herkese kısa bir bakış atıp günaydın dedi. Odasına girip kapısını
kapattı. Beş dakika sonra Çağla’nın ekranında odasına gelmesini isteyen bir
mesaj vardı. Çağla, iş arkadaşlarına bakıp içinden ‘Tayfun bey çağırıyor. Gidiyorum arkadaşlar, hakkınızı helal edin. Bu
adam bu sinirle beni kesin işten atar. İkinci yılımı tamamladığım gün işten
atılan kişi olarak şirket tarihine geçeceğim.’
“Çağla hanım, kapıyı
kapatın lütfen”
‘Çağla hanım? Bunca zaman Çağla idim. Şimdi Çağla hanım oldum.
İşte kesin kovacak ve kimse duymasın diye kapıyı kapattırıyor.’
“Tabii.” Çağla, titrek bir
sesle yanıtlayabilmişti. Sonra masanın önündeki koltuğa ilişti. Aslında rahat
oturmak, bacak bacak üstüne atmak ve sen de şirket de umurumda değil, demek
istiyordu ama yalandı bunlar.
“Bugün iki yılınızı
tamamlamışsınız.”
“Evet, umarım nice iki yıllar
yaşarım bu şirkette.” ‘Acaba böyle konuşursam
atmaktan vazgeçer mi?’
“Bu gün sizi biraz fazla
çalıştırsak kızmazsınız o halde?”
‘Önce işi yaptırıp sonra mı atacak?’
“Yok neden kızayım?”
‘Kovmayacak! Yok yok kesin ceza olarak çalıştırıp sonra kovacak!’
“Bu aralar sık sık program
yapıyorsunuz da engel olmayayım diye sordum. Belki akşam için programınız
vardır”
‘Eyvahhh, engel oluyor ama bu da denmez ki! Kimle küsmek daha iyi?
Teyzemle mi, patronumla mı? Patronum mu? Sevdiğim mi?’
“Bugün hiçbir işim yok.
Rahatlıkla çalışabilirim.”
‘Teyzemle barışmanın yolu daha çok. Ayrıca yalan da sayılmaz. O
adamla buluşmayı istemiyordum ki!’
“İyi, yeni bir işimiz var
ve üstündeki düzeltmelerin akşama kadar yetişmesi gerekiyor. Şirkete söz
verdim. Yarın teslim edeceğiz.”
‘Yuhhh… Hem başkasının yazdığı programı düzelt hem de akşama kadar
düzelt! Mümkün değil. Ama bunu söylemek de mümkün değil.’
“Elimden geleni yaparım.”
“Anlamadım? Yetiştiremem mi
demek istediniz?”
“Öyle demedim ama sanırım
yetişmesi zor.”
‘Yalana gerek yok yetişmez işte.’
“O zaman birisi daha yardım
etsin.”
“Herkesin işi var elinde.
Malum tatil planları var.”
“Tamam o zaman sabah ona
kadar süre nasıl?”
‘Aman süper! Bu adam deli! Zır deli… sabaha kadar şirkette kalsam
belki yetişir.’
“Tamam, teşekkür ederim.
Sabaha biter.”
“Biliyordum
yapabileceğini.”
‘Biliyormuş… Çatlak… AAA
ama yine sen demeye başladı. Demek ki nasıl bir tepki vereceğimi merak ettiği
için patronluk taslıyormuş.’ Çağla elinde programın
olduğu bellek ile odadan çıkarken, kapıyı kapatmak için arkasını döndüğünde
Tayfun’un kendisine baktığını hissetti. Gülümsüyor muydu? Ya ya gülümsüyordu.
Zaten kırmızı kar bu yılbaşı yağacakmış! Çağla yeniden baktığında yüzünde
gülümsemeden eser olmadığını gördü.
Çağla, o sinirle koltuğuna
biraz sert oturdu. Keskin sirkenin küpüne olan zararı Çağla’nın da poposuna
aynı etkiyi yaptı. Sert oturuşun etkisindeki poposunu ovamıyordu da. Acı ile
kendine gelen Çağla hemen işe koyuldu. En azından hala atılmamıştı.
İlk işi akşam randevusunu
iptal etmek oldu. Zaten adam karşıya gelmem zor, en azından Kadıköy iskelesinde
buluşalım, dediği için gıcıktı. Teyzesinin efendi adam dediği gerzek kıçını
kaldırıp bir kızı almaya bile gelmiyordu. ‘Aç
listeyi kızım…’
44. Kıçını kaldıramayan erkekten hayır gelmez… Kaliteli olsa bile…ki bu ne demektir anlayamadım
45. İşkoliklerle de olmaz…Adamın tek ilgisi işlerin
yürümesi…
İkinci madde az önce
içeride yapılan konuşmalardan sonra yine Tayfun için yazılmıştı. Çağla,
maddeleri kaydettikten sonra dosyayı kapatmaya üşendi. Bu sinirle nasılsa bir
sürü madde ekleyecekti.
Çılgın bir tempoda
çalışmaya başladı. Öğlen yemeğini yer yemez yerine oturmuştu. Saat beş
olduğunda tuvalete gitmek için masasından kalktı. Tuvalette, işi getirene de
kendisine verene de epey saydıktan sonra rahatladı. Çünkü her tarafı
tutulmuştu. Neyse ki sayıp söverken
sesini yükseltmemişti. Zaten bayanlar tuvaletini tek başına kullanıyordu.
Kendisinden başka kimse olmazdı ama yerin de kulağı var derlerdi.
Yerine döndüğünde masasında
bir sürpriz onu bekliyordu. Tayfun Bey gelmiş ve ekranında bir şeylere
bakıyordu. Nasılsa dosyadaki ilerlemeyi anlamak için gelmiştir, sorun değil. Bu
görüntü şirketin olağanıydı. Çağla, masasına yaklaştığında Tayfun’un telefonla
konuşmadığını, ekranında bir şeyler okuduğunu gördü. Kalkıp yerini bırakması
gerekirdi ama yapmamıştı. Çünkü Çağla’nın yanında olduğunu fark bile etmemişti.
O ana kadar rahat olan Çağla, bu kadar dikkatle ne okuduğunu anlamak için
ekranına baktığında kaynar kazanların başından aşağı geçtiğini hissetti.
‘Ben BİTTİMMMMMM’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder