Tarık,
Başak'ı kucakladığı gibi döndürmeye başladı. Kahkahaları birbirine
karışıyordu. Başak, şimdi kendisini gerçekten mutlu hissediyordu. Hemen
evlenmeyi O'da istiyordu ama başka bir sorun vardı!
“Tabii hemen yarın evlenelim, sonra Hülya annem beni parçalasın değil mi?” “Hülya annem mi? Sen anneme “anne” mi diyeceksin?” Tarık duyduğu her cümleyle daha da mutlu oluyordu. “Eh o bana kızım dediğine göre ben de anne derim.” “Başak, bugün senin doğum günün ama inan ben doğmuş gibiyim. Beni hayata döndürdün. Seni çok seviyorum aşkım. Hazırlıklar biter bitmez evlenelim.” Kapı çalındığında hala sarmaş dolaş ayaktaydılar. İlk gelenler az önce çıkan Volkan ile kız arkadaşı ve diğer dağcılık ekibinin eğitmenleriydi. Volkan bu kez çok daha rahat elini uzatmıştı. “Az önce yumruğunu bekledim. Gelmeyince de çok sevindim.” “Gerçekten bir şeyler olsaydı yerdin o yumruğu. Şimdi ise sadece elimi uzatıyorum sana. Kendini tehlikeye attın ama bana dünyaları verdin.” “Sevindim her şeyin hallolduğuna. Başak bizlerin kız kardeşi gibidir. O yüzden onun mutlu olması için elimizden geleni yaparız.” “Teşekkür ederim. Galiba bir süre sonra bana da eğitmenlik yapacaksınız. Çılgın kadını tek başına göndermeyeceğim tırmanmaya.” “Çok iyi olur. Benim nişanlımda sık sık gelir. Doğal ortamda yapılan romantik yürüyüşlerden hoşlanacaksın.” Arkadaşının müstakbel kocası ile anlaşması Başak'ı mutlu etti. Volkan kendisini kırmamış ve yardımcı olmuştu. Şimdi ise karşılıklı muhabbet ediyorlardır. Kısa süre sonra kapı yeniden çaldı. Birçok arkadaşı gelmeye devam etti. Aysev Cansev ve Soysev de gelenler arasındaydı. Gece sahne alacakları saate kadar kalacaklardı. Yaz tatili için evlerine giden öğrenciler bile gelmişti. Bir süre sonra üç yakışıklı da gelmiş, arkalarından Şebnem de eve girmişti. Yanında erkek arkadaşı da vardı. Başak'ın yüzündeki mutluluğu görünce “her şey yolunda galiba” dedi. “Evet canım, tahmin edemeyeceğin kadar mutluyum.” dedi Başak. Burçak da diğer doğum günü sahibi olarak geldiğinde Damla da yanlarındaydı. Bir süre evde kalacak sonra Sevda'lara indireceklerdi. Levent ile Tarık, barışmalarından kısa süre sonra tanışmış ve ilk andan itibaren birbirlerinden hoşlanmışlardı. Ortak zevkleri çoktu! “Başak, hayrola parlıyorsun resmen.” “Çok mutluyum Burçak. Her şey yolunda artık. Korkularım geçti. Tarık sınavların hepsini başarıyla tamamladı.” “Sevindim canım. Başaracağınızı biliyorduk.” Tam bu anda kapı çaldı. Başak çağırdığı halde Sevda ile Ferda'ın geleceklerini düşünmemişti. Çünkü o merdivenleri çıkmak onlar için çok zordu. Tarık ile Levent az önce kaşla göz arasında aşağı inip dünya tatlısı iki tazeyi de aralarına katmıştı. Hem o kirli çıkılarda her şeyi bulacağından emindi Tarık! Kısa süre sonra herkes toplanmış, doğum günü kızları pastalarını kesiyorlardı. Her ikisi de sevdiği erkeği yanına almış, mumları hep birlikte üflüyorlardı. Levent karısına kalbin ortasında üç taş bulunan bir kolye almıştı. Önce o hediyesini verdi. Burçak üç kişilik ailesini temsil eden kolyesini çok sevmiş kocasını dudaklarından öpmüştü. Sıra Tarık'ın hediyesine gelmişti. Tarık anahtarları eline tutuşturduğunda Başak gözlerine inanamadı. “Bana motor mu aldın?” “Beğenmedin mi?” “Görmedim ki? Görsem belki beğenirim.” “Belki mi? Benimki ile aynı model. Hani onu çok beğenmiştin?” “Tamam, sonra bir tur atarız kalite kontrol yaparız.” “Başakkkk Harley den bahsediyoruz ne kalite kontrolü?” “Tarık, şu oltaya gelmelerine bayılıyorum aşkım. Hediyemi çok beğendim. Görmem gerekmiyor. Sen aldın ya eminim mükemmeldir.” “Off Başak. Hep tufaya düşüyorum.” “Teşekkür edebilir miyim artık?” “Ettin ya!” “Yok etmedim. Şimdi ediyorum.” diyerek dudaklarına kocaman bir öpücük bıraktı. Tarık, bu öpücüğün verdiği mutluluğu tüm vücudunda hissetti. Diğer arkadaşları da hediyelerini verince ortalık bir anda karıştı. Paket kağıtları ve poşetler ortadan kalkınca, Tarık Başak'ı yanına çekti. Kulağına, “Seni seviyorum aşkım. Bunu da herkesin bilmesini istiyorum” dedi. Başak, mutlulukla baktı ve “Ben de seni seviyorum” diye yanıt verdi. Tarık, elini cebine attı ve herkesi susturdu. |
“Bu akşam
Başak benimle evlenmeyi kabul etti. Siz yakın dostlarının bir arada olmasını
fırsat bilip, nişanımızı da bu gece ilan etmekte bir sakınca görmüyorum.
Malum bu kızıl afet, böyle formalitelerden hoşlanan biri değil. Hiç olmazsa
güzel anımsanacak bir nişan yaptık diyelim istiyorum.”
Başak şaşkınlıkla izliyordu bu konuşmayı. Hiç aklına gelmemişti bu. Ama çok güzel bir sürpriz olmuştu. Hele ki o cepten çıkan Ferda’dan temin edilen kırmızı kurdeleye takılmış yüzükleri gördüğünde düşüp bayılabilirdi. Çok mutlu olmuştu. Kulağına eğilip, “O geceden beri yanımdan ayırmadım bu yüzükleri. Bana geri dönmen onlara bağlıymış gibi düşündüm hep.” “Sana geri dönmem sadece sana bağlıydı sevgilim. Sadece sana!” Yüzükleri birbirlerinin parmaklarına taktığında Sevda ile Ferda ayağa kalkıp, iki makas ile aynı anda kurdeleyi kestiler. Başak'ın arkadaşlarından biri gecenin başından beri onlarca resim çekmişti. Hala da çekmeye devam ediyordu. Her şey çok güzeldi. Hayatlarının en güzel doğum günüydü. Eylül ayının yirmi beşinde nikah yapacaklardı. Her şey hazırdı. İlk çocukları olana kadar Başak'ın evinde oturacaklardı. Başak istediği gibi rahat bir gelinlik bulmuştu. Gayet sade bir elbiseydi aslında. Kızıl saçlarına GAIA gibi bir bandana bağlayacaktı. Önce çingene ruhu ortaya çıkacaktı. Sonra da verimli tarafını gösterecekti aşkına… Tarık da kravatsız bir damatlık giyecekti. İkisi de o günün kendilerine özel olduğu ve istedikleri gibi davranmak konusunda ısrarcıydı. Bugün matbaadan davetiyeleri alacaklardı. Motorlarına atlayıp, matbaanın önüne geldiklerinde yan yana park ettiler. Basımdan çıkmış davetiyelerinde yazılanları kontrol ettiler...Aile isimlerinin olduğu yerde hoş bir sürpriz vardı.
SON
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder