2 Ekim 2015 Cuma

DOĞRU ERKEK NASIL BULUNUR? 45. Bölüm

Cuma sabahı gözünü açtığında Tayfun’un üzerine eğilmiş olduğunu gördü. Zaten onun seslenmesi ile uyanmıştı. “Doğum günün kutlu olsun aşkım. Hava çok güzel, o yüzden kahvaltıyı balkona hazırladım. Güne güzel başlayalım.”
“Günüm gözümü açtığım an güzelleşti yakışıklı. Bana o kadar yakından bakarsan nasıl kötü bir gün olur? Ama çok açım o yüzden seninle ilgilenemeyeceğim.” Çağla istemezmiş gibi itmeye çalışıyordu. Tayfun onun dirençsiz kollarını yakalayıp yastığın iki tarafına bastırıp, öpülmek için bekleyen dudaklarına eğildi. Bir süre öptükten sonra,
“Gördüğün gibi ben seninle ilgilenirim güzel kadın. Hadi kalk. Bu arada o gecelik ile balkona çıkamazsın. Üstünü de değiş.” Geceliğe bakmak için bakışlarını aşağı kaydırdığında nabzı daha da hızlandı. Hemen kalkmazsa işe geç gideceklerdi.
“Nesi varmış geceliğimin? Alt tarafı popomun üç santim altında bitiyor ve askılar her an aşağı inecekmiş gibi gözüküyor.”
“İşte bu. Sana emrediyorum kadın, o gecelik değişecek.” Tayfun, yatağın kenarına oturmuş, bir kolunu Çağla’nın diğer tarafında yatağa dayamış kaçışını engeller gibi duruyordu.
“Akşam dediklerini anımsatayım mı?”
“Hiç gerek yok. Akşam bana özel saatlerde ne dediğimi, bu akşam ne diyeceğimi çok iyi biliyorum. Sen sadece balkona öyle çıkıp milletin işe gidişini geciktirme. Yoksa başka bir kıskançlık belirtim falan yok. Ben sadece komşularımı düşünüyorum.” Konuşma devam ettikçe Tayfun’un kendisine yaklaştığını gören Çağla, kolunun altından sıyrılıp yatağın diğer tarafından kalktı.
“Açım aç... O yüzden sizin aklınızdan geçenler beklemek zorunda. Ben banyoya giriyorum.” Odanın kapısına doğru yürürken kraliçe edası ile arkasını dönüp “Çayım fincanıma kondu mu?” diye sordu. Tayfun onun bu şımarık hallerine bakıp gülerek, “Koymadım elbette. Sen banyonu yap çıktığında hazır olacak.” diye yanıtladı.

*****

Çağla’nın günü başladığı güzellikte devam ediyordu. İş yerine geldiklerinde Fatma hanımın aldığı bir demet çiçeği masasında buldu. Daha sonra arkadaşlarının küçük hediyeleri masayı doldurdu. Saat daha on olmadan tüm kızların kutlama telefonları gelmişti. Çağla da onları cumartesi yapılacak partiye davet etti. Onun doğum gününü kutlaması yapacağını bildikleri için zaten hepsi müsaitti. Daha onlara bebek haberini vermemişti. Bunu yarın paylaşacaktı. Bürodakilerin de haberi yoktu elbette.
Yine çok kalabalık olunacağı için Ümran Hanımın fikrine uyulmuş, Polenezköy tarafında bir çiftlik ile konuşulmuş, havanın da güzel olmasından faydalanarak büyük bir pikniğe döndürülmüştü parti. Herkes bu sonbahar pikniği fikrini sevdi.
Akşam olduğunda Tayfun karısının masasına gelip elini uzattı. Birlikte çıkarken arkadaşlarına yarınki partiyi anımsattılar. Gülerek bürodan ayrıldıklarında Çağla, eve gideceklerini sanıyordu.  Tayfun arabasını Kadıköy tarafına çevirince şaşırdı.
“Nereye gidiyoruz?”
“Madem doğum günün, en sevdiğin yemeği yiyelim.”
“Balıkçıya gidiyoruz.”
“Evet canım. Gerçi lüks bir lokanta değil ama idare et artık. Bebeğimiz olacak, müsriflik yapamayız.”
“Canıma minnet. Açım zaten. Hadi gidelim.”
Çağla, balıkçıya yaklaştığında ortamın biraz değişik olduğunu fark edip gözlerini kısarak neler olduğunu anlamaya çalıştı. Kayığın yanışmış olduğu iskelede bir çardak vardı. çardağın altında çok şık bir masa duruyordu. Kadıköy’deki iki iskeleden çıkan herkes o çardağa ve altındaki masaya şaşkın gözlerle bakıyordu. Masada gaz lambası yanıyordu. Ve o ışıkta şık tabaklar ve çatal bıçak duruyordu. Çağla, şaşkın bakışlarını Tayfun’a çevirdi.
“Sen ekmek arası balıkçıya masa mı kurdurdun? Bu nasıl bir düşünce yapısıdır?”
“Beğenmedin mi?”
“Bayıldım. Kafan başka türlü çalışıyor bunu kabul etmek lazım. Ama bu yaptığın çok şeker ve çok özel.”
“Tüm yanımızdan geçenlerin bizi görmesini ve senin doğum gününü kutlamasını istedim.”
“Bir doğum günü bu kadar başbaşa ve bu kadar kalabalık kutlanabilir... Artık kimse benim doğum günümü unutmayacak. Baksana millet resmimizi çekiyor.”
“Eh onlara da bir fikir veriyoruzdur. Çeksinler.”
Deniz kenarındaki balık ziyafeti etraflarında hızlı ya da yavaş adımlarla geçenlerin ilgisi altında iki saate yakın sürdü. Selo abisi onlar için hiç kullanılmamış yağda balık kızartmış,  teknedeki kasetçalara güzel bir kaset koymayı da ihmal etmemişti. Tabii aynı kaseti iki kez dinlemek büyük bir müzik ziyafeti olmasa da geceye büyük anlamlar yüklemişti. En sonunda buzluktan küçük bir pasta da ortaya çıkartıldı. Çağla doğum günü pastasını kestikten sonra koca bir dilimi Selo abisine, büyükçe bir dilimi de yanındaki elemanına verdikten sonra kalanı ikisine böldü.
“Çok bonkörsün. Bize kalmasaydı!”
“Cimrileşme, biz yarın da yiyeceğiz. Ayrıca göbek yapacak olan benim. Senin göbeklenmen gerekmiyor.”
“Ben seni yalnız bırakmasaydım!” Tayfun olmayan göbeğinin üstünde elini gezdiriyordu.
“Sen hep benim yanımda ol ama göbeği bir tek ben büyüteyim.”
“O göbeğin içinde büyüyecek olan bizim oğlumuz. Seni seviyorum Çağla Demir.” Tayfun pastadan bir lokmayı Çağla'ya uzatırken söylemişti aşkını...
“Ben de seni seviyorum Tayfun Demir.”

*****

İkinci doğum günü partisi de birincisi kadar orijinal olmuştu. Mangalların yandığı etlerin tavukların piştiği bir doğum günüydü. Çağla, herkese haberi vermek istiyordu. Ortamın oluşmasını beklerken nerdeyse parti bitecekti. En sonunda herkesin eline bardaklarını almasın sağladı. Kendisi de asitsiz alkolsüz bir şeyler içmek için bulduğu yeni içeceğini eline aldı. Limonlu su!
“Herkes bizi dinleyebilir mi?” Çağla’nın sesini duyanlar kısa sürede sessizleşti.
“Teşekkürler. Aslında bunu söylemek için henüz çok erken ama yine de bu haberi bekleyen arkadaşlarımızın da öğrenmesini istedik. Şimdi herkesi bebeğimiz için kadeh kaldırmaya davet ediyoruz.” Cümlesini bitirirken elindeki limonlu suyu havaya kaldırmıştı.
Önce sessizlik uzadı. Sonra bilenler hariç herkes bir anda kutlamaya başladı. Kadehler havalandı. Kızlar hemen etrafını sardı ve uzun zamandır bekledikleri haberi arkadaşlarına sarılarak kutladı.
İyi dilekler ve dualarla kutlama uzadıkça uzadı. En sonunda erkekler yeniden acıktıklarını söyleyerek mangalın başına toplandı.

Eğlence daha da güzel bir ortamda devam etti. 

*****

Hamileliğinin ikinci ayına kadar hiç sorun yaşamadı Çağla. Tayfun’un ilk günlerde aşırı titiz olması, neredeyse ayakkabılarını bile giydirmeye kalkışması Çağla’dan yediği okkalı azardan sonra bitmişti. Nihayet karısının hasta olmadığını, hamileliğinin normal seyrinde gittiğini anlamıştı. Ne zaman ihtiyaç duyarsa o zaman yardım isteyeceğini söyleyen Çağla’ya inanmış ve hareketlerini düzeltmişti. Tüm o davranışların ardındaki adamın bir zamanlar ‘evlendikten iki yıl sonra falan çocuk düşünürüm’ diyen adamdan bu kadar uzak olması çok hoşuna gidiyordu. Gerçekten çok istiyordu bu bebeği!
İkinci ayın son haftasında sabah bulantıları başladığında sorunlar da başladı. Çağla bulantılarından kurtulmak ya da aza indirmek için yine internete müracaat etti. Doktoru da söylemişti ama internette forum sayfalarında hamilelerin tecrübelerini paylaştıkları sitelerden çok daha fazla altenatif bilgi alıyordu. Yine de yapılabilir olanları uyguluyordu.
Önce doktorların yazdığı siteleri gezmeye başladı.
[b]Bazı kadınların hamilelik bulantılarından etkilenmesini, bazılarının da etkilenmemesinin nedeni henüz aydınlatılamamıştır. Aynı kadında bile, bulantıların şiddeti, bir hamilelikten öbürüne değişik olabilir ve bir hamileliğinizde bulantılardan etkilenmeniz, bir sonrakinde de aynı sıkıntıları çekeceğiniz anlamına gelmez.
Hamilelik bulantıları genellikle kusma ile sonuçlanır. Bazıları yalnızca hafif bir bulantı hissederken, bazıları her yemekten sonra mutlaka kusar. Bulantı ve kusmanın yanı sıra, dilinizdeki tat cisimciklerinizde bir değişme ya da ağzınızda madeni bir tat gibi başka belirtiler de fark edebilirsiniz. Bir zamanlar çok sevdiğiniz besinlerden tiksinebilirsiniz. Bazı besinleri de canınızın çok fazla istemeye başladığını hissedebilirsiniz. Halk arasında bu duruma “aşerme” ya da “aşyerme” adı verilir. Yediğiniz sebzeler ve bazı baharatlı yemekler fazlası ile gaz yapmaya başlar. Bu dönemlerde rejiminize çok dikkat etmeniz gerekiyor. Evinizde bol bol meyve bulundurmalısınız.
Hamilelik döneminde bulantılar size de, bebeğinize zarar vermez. Sık ve az az beslenerek sindirim sisteminizi zorlamamalısınız.
• Gün içerisinde belirli aralıklarda dinlenin. 
Sen demesen de kocam diyor zaten. Bunu yaparım 
• Dar giysiler giymekten kaçının.
Dur bakalım, daha karnım çıkmadı. Beli kapanmayana kadar giyeceğim. Biraz mide bulanmasına pabuç bırakmayacağım…

         • Bulantıyı bastırmak için yanınızda grissini, yoğurt, çiğ sebze gibi atıştıracak şeyler bulundurun.
Ooo bu da kesin yapılacak bir şey. Tatlı yasak mı ya? Gofret falan olsa midem bulanır mı ki? Deneyeyim bakalım. 

        • Doktorunuz gerek görmedikçe, hiçbir ilaç almayın.
Bu zaten mümkün değil. 

          • Gerek katı yağlı, gerek sıvı yağlı yiyeceklerden elden geldiğince sakının.
Izgara… ohh hayat biraz daha kolaylaştı. Akşamları ızgara yapmak en kolayı!

         • Karbonhidratlar bulantıya iyi gelir; pirinç, patates, kepek ekmeği ve çiğ sebzeler. Bazı kuruyemişler de bulantınızı bastırmaya yarayabilir.
Bu hamilelik gayet iyiymiş. Hep sevdiğim şeyleri yememi söylüyor

       • Mide gazı bir sorun olabilir; taze yiyeceklerle basit bir yemek rejimi uygulayın.
Dikkat ederim. Gaz gibi bir sorun yaşamak istemiyorum.
·   Bol sıvı tüketin. Su içmek rahatsız ediyorsa soda, maden suyu ya da bol sulu meyveleri tercih edin. 
Su şimdilik iyi geliyor. Biraz limon sıkmakta en güzel çözüm galiba. 
·    Sabahları kalkmadan yatağınızda hafif kuru yiyecekler atıştırın.
Ben doğurduktan sonra bu krakerleri falan nasıl atacağım üstümden? Kaç kilo alacağım acaba bu yeme temposuyla?

           • Sigara dumanından ve alkolden sakının.
Bir kilometre yakınımda sigara içmeyi yasakladım zaten. İçim dışıma çıkıyor kokusundan. Alkole lafım yok. Onun kokusu dokunmuyor şimdilik.
Diş macununuz rahatsız ediyorsa kokusuzlarını tercih edin.
Etmiyor
·      Parfümünüz de rahatsızlık verebilir. Bu tarz kokulardan da uzak durabilirsiniz.
Bu da etmiyor… ederse de kokusuz koltuk altı roll-onundan kullanırım. 

              • Kafanızı başka şeyler ile meşgul edin, bulantınızı düşünmemeye çalışın.
Bulursam başka şey düşünürüm o an… 
·   Yanınızda, tuzlu kraker, fıstık, ıslak mendil, poşet gibi şeyleri bulundurun. 
Ay şimdi kusacağım ama. Ne bu ya? Son madde çok midemi bulandırdı. Hayırdır, bazı kelimelere mi tepki veriyorum acaba? Poşet mi bozdu beni? Ben anormalim lütfen oğlum normal doğsun. En azından bana değil de babasına benzesin. 

Sevgili anne adayları öncelikle bu şikayetlerin yaşanacağını ve belirli bir süre sonra geçeceğini unutmayın. Bu süre zarfında havadar yerlerde bulunmaya dikkat ederseniz kokudan kaynaklanan bulantıları hafifletebilirsiniz.

Çağla, nelere dikkat edeceğini öğrenince biraz daha rahatlamıştı. Bunların çok normal olduğunu zaten biliyordu ama nasıl tedbir alacağı konusunda rahat değildi. Şimdi kafasında resimler oturmuştu.
Öğrendikleri ile her geçen gün kendini anneliğe daha yakın hissediyordu. Bunlar teorik bilgiler olsa da edindiği her bilgi ile ruhen rahatlıyordu.

*****

Çağla, kendisinde neler olacağını araştırırken aynı anlarda Tayfun da nelerle karşılaşacağını araştırıyordu. Arkadaşlarından duyduğu kadarıyla, hormonları alt üst olan kadınların çok küçük şeylerden büyük üzüntüler duyduğunu öğrenmişti. Nelere dikkat etmesi gerektiğini araştıran Tayfun oldukça ilginç bilgiler bulmuştu. Gerçekten hiç biri hakkında daha önceden ufacık bile bilgisi yoktu.

Eşiniz hamile ve sizin tüm bildiğiniz mide bulantıları, baş dönmeleri ve aşermelerin olacağı, karnının ve göğüslerinin büyüyeceği...

Oysa eşinizin vücudunda belki de hiç aklınıza gelmeyecek, daha önce hiç duymadığınız bazı değişimler de olacak.

Bunlarla karşılaştığınızda şaşırmamak ve bir çuval inciri berbat edecek şeyler yapmak istemiyorsanız bu yazıyı okumalısınız!

Tüylenme artabilir
Vücut tüyleri günlük sohbet konularınızdan biri olmadığı için eşinizin vücudunda beklenmedik değişimler başladığında büyük şaşkınlık yaşayabilirsiniz.

Saçlar ve tüylerde dökülme olabilir
Doğum sonrasında bazı kadınlarda saç dökülmesi olur. Bu dökülme belli bir noktanın kelleşmesinden ziyade genel bir saç dökülmesidir.

Uzağı görememeye başlayabilir(miyopluk)
Hamilelikte kadın vücudu sadece bebeğe yer açmakla kalmaz, aynı zamanda hormonlardaki değişimler nedeniyle tepeden tırnağa bir değişim geçirir.

Ancak görme ile ilgili ufak tefek bazı sorunlar beklenebilse de, görme bozuklukları bazen de diyabet ve yüksek tansiyon belirtisi olabileceğinden bu konuda çok kayıtsız olmamanız daha doğru olacaktır.

Sadece on kadından birinde doğum 'suyun gelmesi' ile başlar
Suyu gelmeye başladığında panik olmayın. Sadece filmlerde kadının suyu gelir ve hemen sonrasında birkaç çığlık ve ıkınmanın ardından bebek dünyaya gelir.
'Suların gelmesi' doktorunuza haber vermeniz gereken bir durum olmakla birlikte, hastaneye yetişemeden eşinizin doğum yapması çok düşük bir ihtimaldir.

Göğüslerinden süt sızabilir
Erkeklerin çoğu hamilelik sırasında eşinin göğüslerinin büyümesini merakla beklerler. Daha küçük göğüslerden hoşlansanız bile bu değişimi ilginç bulabilirsiniz. Ancak hamileliğin son üç ayında eşinizin emzirmeye hazırlanan göğüslerinden süt sızmaya başladığını fark edebilirsiniz.

Böyle bir durumla karşılaştığınızda iğrenerek başınızı çevirmemeye gayret edin. Kendi vücudunuzun bu kadar köklü değişimlerden geçmesinin nasıl olacağını tahayyül etmeye çalışarak, dehşete düşmek yerine ilgili davranmaya özen gösterin.

Görüntüsünü beğenmeyebilir
Her şeyin yolunda gitmesi durumunda onun değişen bedenini seveceksiniz ve ortaya çıkan her yeni 'kavis ve tümsek' sizi büyüleyecek. Ancak eşiniz görünümünden o kadar da memnun olmayabilir.
Cilt çatlakları, kilolar ve genel bir şişkinlik duygusu çoğu kadına kendini kötü hissettirir. En olumlu kadınlar bile zaman zaman kendini beğenmeme duygusu yaşar.

Böyle zamanlarda ona ne kadar güzel olduğunu söyleyin. Sözlerinizi hiç işitmiyormuş gibi gözükse bile, mutlaka olumlu etki yaratacaktır.

Dokuz ay bir ömür gibi gelebilir
Para biriktirmek, evi boyamak ya da bebek odasını hazırlamak açısından çok uzun bir süre gibi gözükmese de bu dokuz ay geçmek bilmeyebilir. Her ikiniz de finale ulaşma konusunda sabırsızlandığınızdan son bir ya da iki ay özellikle çok yavaş ilerleyebilir.

Artık arkadaşlarınız ve ailenizin bahsettiği tek konunun hamilelik olması da durumunuzu güçleştirebilir. Esprili bir yaklaşım benimsemeye ve bunu korumaya gayret edin.

Uyuması güçleşebilir
Hamile bir vücutla yatakta dönmek oldukça zor bir iştir ve kadınların çoğunun uyanmasına neden olur.

Siz de onunla birlikte uyanabilirsiniz ve gece yaşanan tüm bu hareketlilik her ikinizin de uykusuz ve yorgun olmanıza neden olabilir. Yine de tüm bunların gelmekte olan asıl uykusuz geceler için bir antrenman olduğu konusunda sizi uyarmalıyız.

Eşinize fazladan birkaç yastık tedarik ederek ve belki de başka bir yatağa taşınarak rahat etmesini sağlayın ve sadece ikinizin uykusundan sorumlu olduğunuz bu son günlerin aslında o kadar da zor zamanlar olmadığını fark edebileceğiniz günlerin gelmekte olduğunu unutmayın!
Tatlı rüyalar
Kadınların çoğu hamilelik sırasında daha sık rüya görmeye başlar. Bunun nedeni kesin olarak bilinmese de, hormon değişiklikleri ve uyku düzeninin bozulmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu rüyalar ise genellikle çok canlı ve doğurganlık ve doğumu temsil eden sembollerle doludur. Eşiniz sabahları rüyalarını size anlatırken sıkılma gafletine düşmeyin!

Tuvalet seyahatleri
Hamilelikte bebek eşinizin mesanesine baskı yapar ve bu da sürekli idrar çıkarma ihtiyacı duyarak tuvalete gitmesine neden olur.

Öte yandan hamilelik sırasında bol sıvı alınması da önemlidir, dolayısıyla sık sık tuvalete gitmekten başka yapabileceği bir şey yoktur.

Bu dönemde uzun süre tuvalete gitme olanağı bulamayacağı yerlerden ve uzun seyahatlerden kaçınmanız gerekebilir.

Unutkanlık ve konsantre olamama
Özellikle hamileliğin ilk üç ayında yorgunluk ve bulantılar birçok anne adayının bitkinlik ve zihinsel bir ağırlık hissetmesine neden olabilir.

Çok iyi dinlenen anne adayları dahi zaman zaman konsantre olmakta güçlük çeker ve unutkanlık dönemleri yaşarlar. Bunun bir nedeni zihnin aşırı ölçüde bebekle meşgul olması, diğer nedeni de hormonal değişimlerdir.

İş, faturalar, doktor randevuları da dahil olmak üzere her şey bebeğin ve yaklaşan doğumun yanında önemsiz gözükür.

Onun bu durumuna öfkelenmek yerine hatırlaması gereken tarih ve randevuları not ederek, evden çıkarken eşyalarını toplamasına yardım ederek, sizin yapabileceğiniz işleri devralarak yardımcı olmanız önemli aksaklıklar yaşamanızı önleyecektir.

Depresyona dikkat!
Hamileliğin heyecan verici ve mutlu bir süreç olması beklense de, bazı kadınlarda hamilelik depresyonu görülebilir. 

Okuduklarından sonra doğum ve hamilelik olayına bakışı değişmeye başlamıştı. Çağla her ne kadar kendisinin hasta değil hamile olduğunu söylese de dünyanın en zor işine hazırlanan bir fabrikaydı artık o. Bu fabrikanın her bir dişlisinin düzgün çalışması için Tayfun kendisine çok iş düştüğünü anladı. Üstelik bunları yaparken asla karısına açık vermeyecekti. Çünkü çok duyarlı olacağını ve bunların onu üzeceğini biliyordu. Onu kesinlikle üzmeden kalan yedi ayı tamamlayacaklardı.

*****

Çağla ilk aşermeleri sütlü tatlılara yaşamaya başladı. Neyse ki her mevsim bulunan, her pastanede olan tatlılar biraz kilo aldırsa da sık istemediği için ikisi de rahattı.
İkinci ayın sonlarına doğru sütlü tatlı yerini ayvaya bıraktı. Mevsim başı olduğu için güzel ayva yoktu. Aldıklarından bir iki lokma yese de hiç birini beğenmemişti…  Tayfun oldukça güçlük çektikten sonra ayva reçeli ile bu devreyi de atlattılar. Çağla tatlı yiyerek aşıyordu aşerme zamanlarını. Artık annelerin tek konusu torundu. Üstelik onlar da erkek torun bekliyorlardı.
“Ye tatlıyı doğur atlıyı diye boşa dememişler. Bak gör erkek olacak.”
Çağla en çok bunu duyuyordu artık. Neyse ki doktoruna göre üçüncü ayın sonunda bu aşermeler geride kalacaktı. 'Böyle giderse yüz elli kilo olacağım. Kaşık kaşık tatlı yenir mi? Yenir şu reçelden biraz daha vardı sanırım mutfakta' diyerek masa başından kalkıp mutfağa doğru yürüdü.
İş başı yapan Füsun onun bu hallerini en iyi anlayan kişiydi. Mutfağa gittiğini görünce o da ardından gitti.
“Ayvacı güzeli, bugün nasılsın?”
“İyiyim canım. Az önce annemle konuştum ve yine aynı lafı duydum.”
İkisi birden tekrarladı. “Ye tatlıyı, doğur atlıyı”
“Zaten Tayfun da erkek olacak deyip duruyor. Sanki ben kız istiyorum da!”
“Neden kız istemiyorsun?”
“Aslında isterim ama... Sana anlatmadığım bir şey var.”
İki genç kadın bir süre mutfakta konuşup Çağla'nın özel durumunu paylaştı. Füsun olayın en güzel tarafı ile daha çok ilgilenmişti.
“Annenlere benzediysen kilo sorunu yaşamazsın. Biraz sıkıntı yaşayacağın kesin ama düşünsene bir daha 'Acaba hamile miyim? Demeyeceksin, tatil planlarken regl dönemi ile uğraşmayacaksın. İstediğin gün istediğin renk kıyafeti giyebileceksin. Niye bunları düşünmüyorsun?”
“Haklısın vallahi. Bak zaten Allah istedi ve bebeğim olacak. Artık bu işin güzel taraflarına bakmam lazım.”
“Elbette, bak ne diyeceğim. Benim hamile kıyafetlerim duruyor. Bir ikisini vereyim sana. Boşuna masraf yapma. Bebek zaten epey masraf yaptıracak.”
“Çok teşekkür ederim. İyi olur. Tayfun bana kızıyor, neden bu kadar tutumlu davranıyorsun, gücümüz var diyor ama anlamıyor, kötü günler gelirse diye biraz tedbirli olmak lazım. Ben de şükür hiç yokluk görmedim ama bizim evimizde de her zaman, Allah gördüğünden geri bırakmasın, denir.”
“Beni mi çekiştiriyorsunuz ikiniz?”
“A Tayfun Bey, benim ne haddime, eşiniz çekiştiriyor!”
“Sağol vallahi anında sattın beni.”
“Seni satarım tabii, bana kızar ama sana kıyamaz.”
“Füsun doğru söylüyor, sana hiç kıyamam ama ona da kızamam. Ne de olsa o da hala sayılır.”
“Neden hala sayılıyormuş? Teyze sayılır.”
“Çok teyzesi var. Halası az olacak. O yüzden Füsun erkek tarafı!”
“Siz kavganızı yapın ben işime döneyim.”
Füsun mutfaktan çıkar çıkmaz Tayfun kendisinden bekleneni yapıp hemen karısına sarıldı ve öptü.
“Konuştuklarınızı duydum canım. Bak için rahat etsin. Ne senin ne de oğlumuzun para sıkıntısı çekmenize izin vermem. Hem sen de çok iyi biliyorsun, işler daha da iyi oldu. Bir sürü yeni iş aldık.”
“Biliyorum ama yine de savruk olmak benim yapıma ters. Hem bir iki ay giyilecek kıyafetlere neden dünya para verelim. Çok sevdiğim bir şey bulursam alırım ama Füsun'un verdiklerini de seve seve giyerim. Hem sonra ben de bir başkasına verebilirim.”
“Sen böyle söyleyince anımsadım. Biz ilk okulda abilerimizin kitaplarını alır, sonra bizden küçüklere devrederdik. Ama artık her sene kitaplar değiştiği için bunu yapmaları mümkün olmuyordur.”
“Şimdi devlet veriyor. Bu da bana gereksiz ağaç kesmek olarak yansıyor. Annemler de senin yaptığın gibi okumuş hep. O zamanlar daha az ağaç kitap yapmak için kesiliyormuş. Aman neyse şimdi de geri dönüşüm imkanları daha çok. Bunları düşünüp oğlumu üzmeyeceğim.”
“Oğlun olacağını kabul ettin yani sonunda! Nihayet!”
“Ya o kadar çok insan aynı şeyi söyleyince ben de ikna oldum sanırım. Ama kızım olursa da şaşırmam.”
“Ben ve Çinliler şaşırır.”
“Bıktım şu Çinlilerden. Ben doktoruma soracağım. Hadi iş başına. Çok işim var. Bitmezse akşama mesai yapmam lazım.”
“Yaparız. Birlikte yaptığımız ilk mesaiyi hatırlıyor musun?”
“Hani şu Enis'in uydurduğu iş için çalışmamızı mı söylüyorsun?”
“Sen o mesaiyi öyle mi anımsıyorsun? Oysa ben senin bana aşık olduğunu anladığım mesai olarak hatırlıyorum.”
“A evet o da vardı değil mi? Unutmuşum!”
“Unutmuş musun? Kadın ben seni ne yaparım biliyor musun?”
“Ne yaparsın?”
“Öperek çıldırtırım. Tüm unuttuklarını anımsarsın.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder