28 Eylül 2015 Pazartesi

DOĞRU ERKEK NASIL BULUNUR? 41. Bölüm

Sabah ilk uyanan Tayfun oldu. Yanındaki yastığı kullanan güzeli seyretti bir süre. Aslında göğsünde uyumasını çok istemişti ama yorgun Çağla rahat edemeyince yastığa kaçmıştı.
Kirpiklerinin örttüğü gözlerini görmek istiyordu. İçinde kabaran uyandırma isteğini zorla bastırdı. Kahvaltı hazırlasa mıydı? Hayır, uyandığında yanında olmak onun mahmur halini görmek istiyordu. Üstündeki çarşaftan sırtının bir kısmı gözüküyordu. Çarşafın altında neler olduğunu bilmenin verdiği etki ile heyecanlandığını hissetti. Kendisini toparlayacak, onun yorgunluğunun geçmesini bekleyecekti. Tabii sabırlı olabilirse!
Çağla kıpırdanmaya başladığında Tayfun uyanalı on beş dakika olmuştu. Artık sıkılmaya başladığını hissettiği an Çağla gözlerini açtı. Önce odayı tanımaya çalıştı. Sonra önceki geceyi anımsamış olmalı ki hışımla başını sol tarafına çevirdi. Kendisini izleyen Tayfun’u gördüğünde artık utangaç kız gitmişti. Tüm yüzü ile gülümsedi kocasına.

“Günaydın. Çok oldu mu uyanalı?”
“On on beş dakika kadar oldu.”
“Neden beni uyandırmadın?”
“Kıyamadım.”
“Saat kaç?”
“Ona geliyor.”
“Ona mı? Aman Allahım gün bitmiş. Hadi kalk kahvaltı edelim hemen.”
“Sonra nereye yetişeceğiz?”
“Ya nereye gideceğimiz değil günü nasıl değerlendireceğimiz önemli. Hadi önce karnımızı doyuralım.”
Tayfun, kalkmaya çalışan Çağla’yı kendine çekmiş kulağına fısıldamaya başlamıştı…
“Bak tatlım. Beni bu yataktan kaldırman için önce duygularımı doyurman lazım. Öpmen, okşaman, yine öpmen yine okşaman lazım. Sonra biraz da ben seni öperim okşarım. Ondan sonra kalkar kahvaltı ederiz.”

*****

Kahvaltıya oturduklarında saat on bir olmuştu. Öğlen yemeği de aradan çıkmış sayılırdı. Öğleden sonrayı baş başa geçirecek, evlerinde olmanın mutluluğunu yaşayacaklardı.
Çağla kahvaltı ederken bir ara sessizleşti. Doktorun gönderdiği liste aklına gelmişti. Sabah erken saatte sevişmek işe yaramış mıydı acaba? Ama az cinsel birleşme diyordu. Gecekileri de sayarsa hiç de az sayılmazdı bir gece için. Yine de hamile kalmış olduğunu umuyordu.
“Midye mi, gömü mü buldun?”
“Ne?”
“Daldın tatlım. Çok derinlerdesin. Midye mi buldun gömü mü?”
“Yok ya önemli değil. Bir şeyler düşünüyordum.”
“Ne düşünüyordun esmer bombam?”
“Esmer bir erkekle evlenmekle ne iyi ettiğimi düşünüyordum.”
“Yalancı, ne çok sarışın erkekle çıktın bilmiyorum sanki. Ama seni onlara bırakmayacak kadar akıllı ve aşığım.”
“Ben de sarışınlardan biri ile asla olamayacağımı anlayacak kadar akıllı ve aşığım. Ödeştik sanırım.”
“Ödeştik. Doydun mu?”
“Doydum tatlım. Ben toplarım sen geç salona.”
“Beni ilk günlerden tembelliğe alıştırırsan sonra yaptıramazsın. Ben de yardım edeyim. Sonra da senin elinden güzel bir Türk kahvesi içeyim. O arada da bana az önce neler düşündüğünü anlatacaksın. Artık gizli saklı olmayacak demiştik.”
Çağla, az önce aklında olanları ona söylemekte zaten sakınca görmüyordu. “Tamam. Hadi kalk o zaman. Önce masayı toplayalım, sonra da elimden bir kahve iç. AA kahvemiz var mı acaba?”
“Annem aldırmış. Öyle bir alışveriş yapmışlar ki taşırken çocukların her yeri ağrımış.”
“Onlara da çok zahmet verdik.”
“Ne zahmeti? Anneler böyle zamanlarda dışlanmaktan hoşlanmaz. Emin ol o çok memnun halinden.” Tayfun sözünü bitirdiğinde masadan aldığı kirlilerle ayağa kalktı. Elbette kalkarken fırsatı kaçırmamış öne doğru eğildiğinde hemen karısının dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştu. Mutluluğunu ancak böyle anlatabiliyormuş gibi geliyordu.
Çağla da onun dudaklarını öpmüş ve kalkmıştı. Masadaki kahvaltılıkları kaldırdıktan sonra iki çatal, bıçak, tabak ve bardaktan oluşan bulaşığı elinde yıkamaya karar verdi. Makineye koyabilirdi ama o an biraz serinlemeye ihtiyaç duymuştu. Az önceki öpüşme bile heyecanlanmasına neden olmuştu.
O bulaşıkları yıkarken salona gitmesi gereken Tayfun hiç de söz dinleyecek gibi gözükmüyordu. Lavabonun başında yıkadıklarını durulayan Çağla’ya belinden sarılmış, çenesini omzuna, vücudunu vücuduna dayamıştı. Artık su da heyecanını bastıramıyordu. Elinden kurtulamayacağını anlayan Çağla, sözde isyan etti.
“Hani kahve içecektik.”
Dudakları boynunda gezinirken yanıt verdi Tayfun, “İçeceğiz. Yapmayacak mısın?”
Heyecanlanan Çağla sesinin çıktığından emin olamadan yanıt verdi. “Hıı tamam yaparım.”
“Ne o, senin aklında başka bir şey mi var yoksa?”
“Yok canım. Ne olacak benim aklımda.”
“Benim aklımda olan ve hiç çıkmayan şeyler mesela?”
“Of Tayfun, sen o kadar yakın durunca benim aklıma da geliyor işte ne yapayım.”
“Biraz dinlenmen lazım hayatım. Çok ama çok istesem de senin için fazlası zararlı.”
“Ama benim yumurtlama dönemim. ” Bunu söylediği an sevişmenin asla ödev gibi yapılmaması gerektiğini yazan madde geldi. Tayfun, onun aklından geçenleri bilmeden ama karısını koruma içgüdüsü ile devam etti konuşmaya. Gerçekle ilgisi olmasa da onun üzülmesini istemiyordu. “Biliyorum. Ama benim de dinlenmem lazım.”
“A evet aslında öyle olması gerektiğini okumuştum.” Bu kez de sık ilişkinin hamileliğin oluşumunu engellediğini anımsadı.
“Ne okumuştun?”
“Ay yok bir şey. Bir yerde erkeklerin de yorulduğunu okumuş olmalıyım.”
“Evet ya biz de yoruluyoruz. Sanılanın aksine yirmi dört saat sevişme kapasitemiz yok. Ama sanki sen başka bir şey diyordun.”
Çağla yalan söyleyemeyeceğini hissetti. “Tamam başka bir yazıydı ama sorma ne diye.”
“Tamam sormadım. İstersen anlatırsın.” Hamilelik ile ilgili olduğunu anladığı yazıyı kendisi de bulabilirdi. Çağlayı sıkıştırmanın gereği yoktu. Karısı bazen gereksiz utangaçlığa kapılıyordu.
“Az önce de belki hamile kalmış olabilirim diye düşünüyordum.”
“İnşallah ama henüz kalmadıysan da ben bunun için çabalamaktan asla pişmen olmam haberin olsun.”
“Sen şu mutfaktan çık da kahveleri yapayım.” İşte yine utanmıştı. Tayfun gülerek mutfaktan çıktı.
Kahvelerini salonda, adaları izleyerek içtiler. Biraz müzik dinlediler. Daha sonra müziğin etkisi ile dans etmeye başladılar. Dans etmek, o kadar yakın olmak az önce yaptıkları konuşmaların aksine yeniden kendilerini yatakta bulmalarına neden oldu. Ayların açlığı bilimin önüne geçmişti.

Evliliklerinin ilk günü daha çok sevişerek geçti. İkisi de aslında hata ettiklerini bilmelerine rağmen buna engel olamamıştı. Bir hafta boyunca evden neredeyse hiç çıkmadılar. Sadece iki gece yemek yemek için çıkmış, hemen eve geri dönmüşlerdi. İkinci çıkışlarında markete de uğramış evde biten yiyeceklerin yenilerini almışlardı. Bu süre içinde arkadaşlarını aramış, aileleri ile telefonla görüşmüşler ama tüm davetleri geri çevirmişlerdi.
Böylece cuma gününe kadar gelen çift hafta sonunu da evde geçirmemek için Jülidelerin davetini kabul etti. Diğer kızlar da gelecekti. Çağla cuma günü temizlik yapmak için hazırlandı. Öğlene kadar evi süpürdü toz aldı, yerleri sildi. Sırada banyo vardı. Tayfun yarım saate yakındır ortalıkta gözükmüyordu. Çağla kocasını banyoda buldu. Etraf tertemizdi. Tayfun önce lavaboyu klozeti temizlemiş, hatta banyo aynasını bile silmişti. Şimdi de ıslak saçları ve beline sardığı havlu ile küveti ovuyordu. Temiz kocası önce yıkanmış sonra küveti yıkamıştı. Çağla onu öyle görünce çok mutlu oldu.
“Tatlım, banyonun işi beş dakikaya bitiyor. Sen de duş alırsın. Bir su tutarsın tertemiz olur.”
“Ellerine sağlık. Çok makbule geçti. Ama ben o kadar terledim ki senin orayı fırçalamanı bitirmeni bekleyemeyeceğim… Hem zaten ovarken sen de terlemişsindir.” Neyi ima ettiği son derece açıktı. Çoktan üstündeki kirli t-shirt ile penye şortu atmıştı. Küvete girerken kaymamak için dikkatli davrandı.
Tayfun ilk gece utanan kadının aynı kadın olduğundan şüpheliydi. Karısı duşu yerine takmış çoktan altına girmiş bir eli ile de kendisini suyun altına çekiyordu!
Belindeki havlu yere düşmüştü bile…

*****

Cumartesi tüm kızlar bir aradaydı. Düğünden beri göremediği arkadaşları ile uzun süre sohbet etti. Yüzünden ne kadar mutlu olduğu zaten anlaşılıyordu. Doğan ile Fatih de yanlarındaydı. Kızların da keyfi yerindeydi.
Yemek zamanı geldiğinde Jülide kimseyi mutfağa sokmadı. Kızlar yerlerine geri oturduklarında neden bu kadar ısrarla itiraz ettiğini anlamadıkları arkadaşlarının tabakları masaya taşımasını izlediler. Kısa süre sonra ilgileri dağıldı. Zaten Çağla, omzunu okşayan el yüzünden çoktan başka diyarlara uçmuştu.
“Evet masa hazır herkes buraya. Beyler, sizler masanın sağına, bayanlar siz de beylerin karşısına oturuyorsunuz. Biz de ev sahibi olarak masanın iki başında yer alacağız.”
Çağla neler döndüğünü anlamadan baktı arkadaşına. Bu masada bir şeyler dönüyordu. Tayfun’a baktığında onun da şaşkın yüzünü gördü. Her ne dönüyorsa kendileri ile ilgili değildi.
Yemeklere başladıklarında Elif “Tuzu alabilir miyim? Tansiyon hastası mı var ne kadar tuzsuz yapmışsın?” diye elini uzattı. Doğan kendi yanında duran tuzluğu verdi.
Elif, tuzluğu ters çevirip salladığı an tüm tuz tabağına döküldü. Tuzla birlikte yemek tabağına küçücük bir kalp düştü. Kalbin üstünde ‘Hayatımın tadı tuzu olur musun?’ yazıyordu.
Tuz döküldüğü an tüm masa önce bir çığlık atmış, hemen ardından susmuştu. Elif okuduğu yazıya yanlış anlam vermek istemiyordu. Başını kaldırdı Doğan’a baktığında onun da kendisine baktığını gördü. O gözlerde beklenen yanıtın heyecanı da vardı.
“Olurum”
Elif’in yanıtı ile herkes ne olduğu anladı.
Doğan ayağa kalkmış masanın etrafından dönerek Elif’in yanına geldi. Onu da ayağa kaldırdı. Kimseye aldırmadan kollarının arasına alıp dudaklarına eğildi. Kısa bir öpüşmeden sonra masada kendilerine sevgi ile bakan çiftlere döndü, “Biz evleniyoruz!” dedi…
Tebriklerden sonra Elif’in yemek tabağı değiştirildi. Biraz soğumuş yemekleri umursamadan herkes keyifle tabağındakileri bitirdi. Daha sonra evde kalmak istemeyen çiftler kutlama yapmak için dışarı çıkmaya karar verdi.
Çok güzel bir gece geçirdiler. Artık sözlü sayılan çiftin biraz baş başa kalması için geceyi erken noktaladılar.


*****

İlk iş günü şirkete birlikte gitmek, beraber içeri girmek çok hoşlarına gitmişti. Fatma Hanım onları bekliyordu. İkisini de kutladıktan sonra şirketten çıkmıştı. Diğerleri geldikçe yeni evli çifti yeniden kutluyordu. Bir süre ikisi de işe adapte olamadı. Arada ekranlarından mesajlaşarak öğlene kadar oyalandılar. Öğlen yemeğe hep birlikte çıktılar.
Büroya döndüklerinde Tayfun aklındakini uygulamak için fırsat kolladı. Çağla’nın bilgisayarındaki dosyayı okumak istiyordu. Ama onun bundan utanacağını biliyordu. Bir hafta içinde defalarca kez konuyu açmaya çalışsa da hamilelik ile ilgili doktoru ile yaptığı yazışmaları anlatmamıştı. Mutlaka utandığı bir şeyler vardı ve bunu aşmaları gerekiyordu. Onun rahatlamasını bekleyecek kadar vakit yoktu. Kötü bir şey yapıyordu ama iyi niyetle yapıyordu. Kendini ikna ettikten sonra fırsatı yaratacaktı.
İş yerinde nasılsa birbirlerinin ekranları açıktı. İş harici dosyalara kimse bakmazdı ama o artık kimse değil, kocasıydı. Özel de olsa bu dosyaya bakacaktı.
Bir ara onun masadan kalktığını görüp hemen masasına gidip oturdu. Özel dosyasını açtı. Başlıklardan anlayamayacağı için hepsini belleğe yükledi. Diğerlerinin şaşkın bakışlarına aldırmadan dosyayı yükledi. Çağla gelmeden odasına geri döndü. Her ne kadar iyi niyetle de olsa yaptığının utancı terletmişti.
Dosyayı kendi masasında açtıktan sonra aradığı dosyayı bulana kadar açtıklarını okumadan kapattı. Yeterince utanç duyacağı şey yapıyordu zaten.
En sonunda istediği dosyayı bulmuştu.
Bunları Çağla yapacaksa kendisinin de yardımcı olması gerekiyordu. Üstelik bunu yaparken karısının üzülmesini istemiyordu. Okumaya başladı
Hızlı gebe kalmak , hamile kalmak için yapmanız gerekenler, hızlı hamile kalma istiyorum arzusunun yanıtları...
·                     Kolay gebe kalmak için rahat olun, strese girmeyin . Gebe kalamayacağınız korkusuna kesinlikle kapılmayın.
Çağla’nın en büyük korkusu bu. Bunu yenmesi lazım. Ama önemli olan benim onu sevdiğimi hep bilmeli. Ben onu çocuk doğurabilme kabiliyetine göre sevmiyorum ki… bunu ona anlatmalıyım.
·                     Adet düzeninizi doğru takip edin, kolay gebe kalabileceğiniz muhtemel günlerde cinsel ilişkide bulunmaya özen gösterin, bu şekilde gebe kalmak daha hızlı olacaktır.
Bunu yaptık zaten. Aynen devam edeceğiz demektir. Bence mahsuru yok.
·                     Eşinizin kısa sürede sigara ve alkolü bırakmasını sağlayın, hayatını düzenlemesine sizde yardım edin.
Sorun yok. Zaten kullanmıyorum. Hayatımın daha düzenli olduğu başka bir dönem yok. Çağla’yı sevdiğimi öğrendiğimden beri hayatım düzenli.
·                     Eşinizin kalın, dar, sentetik ve sıkı pantolon, iç çamaşırı giymesini engelleyin. Sauna, hamam ve sıcak banyolardan kaçınmasını tavsiye edin.
Tayfun okur okumaz güldü. Zaten sıkı çamaşır kullanmaz, dar kıyafetler giymezdi ama bunu Çağla okuduğunda neler düşündüğünü tahmin etmek bile çok eğlenceliydi. Sevgili karısı bunları kendisine nasıl söylemeyi planlamıştı acaba?
Ben şuna hafta sonu saunaya gideceğimi söyleyeyim. Bakalım tepkisi ne olacak?
·                     İlişkiden ortalama 2 saat önce eşinizin sert bir kahve içmesi sperm hareketlerini uyaracaktır.
Sert kahve mi? Bu kolay ama hiç yapmadık. Bir kere içtik sanırım o da düğün gecemizdi. Sonra içmedik. Neden içmiyoruz? Çünkü kahve o an aklımıza gelmiyor. Gelse de kim duracak kahve içecek iki saat bekleyecek sonra sil baştan başlayacak. Bu madde en zoruymuş…
·                     Hamile kalmak için en uygun pozisyonda cinsel ilişkiye girin.
Bu ne demek ya? Her istediğimiz pozisyonda yapamaz mıyız? Tabii yapamayız. Karımın hamile kalması gerekiyorsa doktorların dediğini yapmam lazım. Bundan sonra çeşitlilik değil kaliteye önem vereceğim.
·                     İlişki sonrası hemen belinizin altına ince yastık koyup ortalama bir saat yataktan kalkmayın ve yatak odasının fazla sıcak olmamasını sağlayın.
Tayfun bu maddeyi okuduğunda bir süre durdu. Anlayamadı okuduğunu. Yeniden maddeyi okudu ve nihayet bunun neden yapılması gerektiğini kavradı.
Çağlacığım, neden yapmadın ki bunu? Belki ben anlamakta güçlük çekmiş olabilirim ama bu gerekli. Bir daha yumurtlama dönemlerinde mutlaka yapılacak.
·                     Sabahleyin erken saatlerde cinsel ilişkiye girmeye çalışın. Sabahları sperm kalitesi en iyi durumda, sayıda olmaktadır.
İşte en çok bu maddeyi sevdim. Merak etmeyin sevgili doktorcuğum, her sabah üstüme düşen görevi en iyi şekilde yerine getireceğim. Böyle bir sürü madde yazabilirsiniz sevgili doktorum. Müthiş taktikler veriyorsunuz.
·                     Cinsel ilişkiyi ‘yapılması gereken bir ev ödevi’ olarak görmeden arzulayarak eşinizle birlikte olun. Çünkü orgazm olmak vagina salgısının ph derecesini değiştirmekte ve spermin rahim ağzından daha hızlı geçmesini sağlamaktadır. Ayrıca gereğinden fazla, sık cinsel ilişkiye girmekten kaçının.
Ne ne ne… anlamadım!!! Bana bak doktor müsveddesi az önce sana iltifatlar yağdırıyordum ama bu madde ile battın. Ne demek fazla cinsel ilişkiye girmeyin? Kimse beni karımdan uzak tutamaz. Saçmalamışsın resmen…
·                     Daha önce hamilelikten korunmak için değişik yöntemler kullanmışsanız bunların olası etkileri için doktorunuza danışın.
Bu bizim için geçerli değil.
·                     Adet düzensizliği var ise gereken tedavi ve takiplerle adet düzenini sağlayın.
Bu konuda bilgim yok ama düzenli sanırım. Tarih ayarlayabildiğine göre!
·                     Servikal mukusunuz gereğinden koyu ise inceltici, akışkanlığı sağlayıcı özel ilaç kullanmak gerebilir.
Ne demek acaba? Önemli mi ki? Neyse sonra araştırırım.
·                     Günlük beslenmenize ve yiyeceklere dikkat edin. Dengeli, doğru ve düzenli beslenin. Bol miktarda süt, süt ürünü ve yoğurt tüketin. Enginar, yeşillikler ve taze fasulyeyi tüketmeyi unutmayın. Aşırı kırmızı et ve yağlı yiyecek tüketmeyin, bunlar östrojen düzeyini olumsuz etkileyebilir.
Bunlara pek dikkat etmedik bu güne kadar. Bundan sonra özen gösterelim.
·                     Aşırı olmamak şartıyla düzenli ve hafif eksersiz yapın.
Bu aralar eksersizleri yatakta yapıyoruz. İkimiz de sporu boşladık. Başlarız yine. En azından hamile kalana kadar spor yapsın. Sonrasını doktor sorarız.
·                     Doktorunuzun haberi ve bilgisi olmadan hiçbir ilaç kullanmayın.
Yapmayız zaten…

Tayfun, dosyayı okuduktan sonra başka böyle bilgiler var mı diye kalan dosyaları da açtı ama bulamayınca hepsini kapattı ve bellekten sildi. Artık biraz daha iyi hissediyordu kendisini. En kısa sürede doktoru ile yüz yüze de görüşecekti. Kendisine söyleyeceği başka şeyler olabilirdi. Neden bunu daha önce düşünmedim diye hayıflandı.
“Zararın neresinden dönsem kardır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder