Sabah ilk uyanan Tayfun oldu. Yanındaki
yastığı kullanan güzeli seyretti bir süre. Aslında göğsünde uyumasını çok
istemişti ama yorgun Çağla rahat edemeyince yastığa kaçmıştı.
Kirpiklerinin örttüğü gözlerini görmek
istiyordu. İçinde kabaran uyandırma isteğini zorla bastırdı. Kahvaltı hazırlasa
mıydı? Hayır, uyandığında yanında olmak onun mahmur halini görmek istiyordu.
Üstündeki çarşaftan sırtının bir kısmı gözüküyordu. Çarşafın altında neler
olduğunu bilmenin verdiği etki ile heyecanlandığını hissetti. Kendisini
toparlayacak, onun yorgunluğunun geçmesini bekleyecekti. Tabii sabırlı
olabilirse!
Çağla kıpırdanmaya başladığında Tayfun
uyanalı on beş dakika olmuştu. Artık sıkılmaya başladığını hissettiği an Çağla
gözlerini açtı. Önce odayı tanımaya çalıştı. Sonra önceki geceyi anımsamış
olmalı ki hışımla başını sol tarafına çevirdi. Kendisini izleyen Tayfun’u
gördüğünde artık utangaç kız gitmişti. Tüm yüzü ile gülümsedi kocasına.
“Günaydın. Çok oldu mu uyanalı?”
“On on beş dakika kadar
oldu.”
“Neden beni uyandırmadın?”
“Kıyamadım.”
“Saat kaç?”
“Ona geliyor.”
“Ona mı? Aman Allahım gün
bitmiş. Hadi kalk kahvaltı edelim hemen.”
“Sonra nereye yetişeceğiz?”
“Ya nereye gideceğimiz
değil günü nasıl değerlendireceğimiz önemli. Hadi önce karnımızı doyuralım.”
Tayfun, kalkmaya çalışan
Çağla’yı kendine çekmiş kulağına fısıldamaya başlamıştı…
“Bak tatlım. Beni bu
yataktan kaldırman için önce duygularımı doyurman lazım. Öpmen, okşaman, yine
öpmen yine okşaman lazım. Sonra biraz da ben seni öperim okşarım. Ondan sonra
kalkar kahvaltı ederiz.”
*****
Kahvaltıya oturduklarında
saat on bir olmuştu. Öğlen yemeği de aradan çıkmış sayılırdı. Öğleden sonrayı
baş başa geçirecek, evlerinde olmanın mutluluğunu yaşayacaklardı.
Çağla kahvaltı ederken bir
ara sessizleşti. Doktorun gönderdiği liste aklına gelmişti. Sabah erken saatte
sevişmek işe yaramış mıydı acaba? Ama az cinsel birleşme diyordu. Gecekileri de
sayarsa hiç de az sayılmazdı bir gece için. Yine de hamile kalmış olduğunu
umuyordu.
“Midye mi, gömü mü buldun?”
“Ne?”
“Daldın tatlım. Çok
derinlerdesin. Midye mi buldun gömü mü?”
“Yok ya önemli değil. Bir
şeyler düşünüyordum.”
“Ne düşünüyordun esmer
bombam?”
“Esmer bir erkekle
evlenmekle ne iyi ettiğimi düşünüyordum.”
“Yalancı, ne çok sarışın
erkekle çıktın bilmiyorum sanki. Ama seni onlara bırakmayacak kadar akıllı ve
aşığım.”
“Ben de sarışınlardan biri
ile asla olamayacağımı anlayacak kadar akıllı ve aşığım. Ödeştik sanırım.”
“Ödeştik. Doydun mu?”
“Doydum tatlım. Ben
toplarım sen geç salona.”
“Beni ilk günlerden
tembelliğe alıştırırsan sonra yaptıramazsın. Ben de yardım edeyim. Sonra da
senin elinden güzel bir Türk kahvesi içeyim. O arada da bana az önce neler
düşündüğünü anlatacaksın. Artık gizli saklı olmayacak demiştik.”
Çağla, az önce aklında
olanları ona söylemekte zaten sakınca görmüyordu. “Tamam. Hadi kalk o zaman.
Önce masayı toplayalım, sonra da elimden bir kahve iç. AA kahvemiz var mı
acaba?”
“Annem aldırmış. Öyle bir
alışveriş yapmışlar ki taşırken çocukların her yeri ağrımış.”
“Onlara da çok zahmet
verdik.”
“Ne zahmeti? Anneler böyle
zamanlarda dışlanmaktan hoşlanmaz. Emin ol o çok memnun halinden.” Tayfun
sözünü bitirdiğinde masadan aldığı kirlilerle ayağa kalktı. Elbette kalkarken
fırsatı kaçırmamış öne doğru eğildiğinde hemen karısının dudaklarına küçük bir
öpücük kondurmuştu. Mutluluğunu ancak böyle anlatabiliyormuş gibi geliyordu.
Çağla da onun dudaklarını
öpmüş ve kalkmıştı. Masadaki kahvaltılıkları kaldırdıktan sonra iki çatal,
bıçak, tabak ve bardaktan oluşan bulaşığı elinde yıkamaya karar verdi. Makineye
koyabilirdi ama o an biraz serinlemeye ihtiyaç duymuştu. Az önceki öpüşme bile
heyecanlanmasına neden olmuştu.
O bulaşıkları yıkarken
salona gitmesi gereken Tayfun hiç de söz dinleyecek gibi gözükmüyordu.
Lavabonun başında yıkadıklarını durulayan Çağla’ya belinden sarılmış, çenesini
omzuna, vücudunu vücuduna dayamıştı. Artık su da heyecanını bastıramıyordu.
Elinden kurtulamayacağını anlayan Çağla, sözde isyan etti.
“Hani kahve içecektik.”
Dudakları boynunda
gezinirken yanıt verdi Tayfun, “İçeceğiz. Yapmayacak mısın?”
Heyecanlanan Çağla sesinin
çıktığından emin olamadan yanıt verdi. “Hıı tamam yaparım.”
“Ne o, senin aklında başka
bir şey mi var yoksa?”
“Yok canım. Ne olacak benim
aklımda.”
“Benim aklımda olan ve hiç
çıkmayan şeyler mesela?”
“Of Tayfun, sen o kadar
yakın durunca benim aklıma da geliyor işte ne yapayım.”
“Biraz dinlenmen lazım
hayatım. Çok ama çok istesem de senin için fazlası zararlı.”
“Ama benim yumurtlama
dönemim. ” Bunu söylediği an sevişmenin asla ödev gibi yapılmaması gerektiğini
yazan madde geldi. Tayfun, onun aklından geçenleri bilmeden ama karısını koruma
içgüdüsü ile devam etti konuşmaya. Gerçekle ilgisi olmasa da onun üzülmesini
istemiyordu. “Biliyorum. Ama benim de dinlenmem lazım.”
“A evet aslında öyle olması
gerektiğini okumuştum.” Bu kez de sık ilişkinin hamileliğin oluşumunu engellediğini
anımsadı.
“Ne okumuştun?”
“Ay yok bir şey. Bir yerde
erkeklerin de yorulduğunu okumuş olmalıyım.”
“Evet ya biz de
yoruluyoruz. Sanılanın aksine yirmi dört saat sevişme kapasitemiz yok. Ama
sanki sen başka bir şey diyordun.”
Çağla yalan söyleyemeyeceğini
hissetti. “Tamam başka bir yazıydı ama sorma ne diye.”
“Tamam sormadım. İstersen
anlatırsın.” Hamilelik ile ilgili olduğunu anladığı yazıyı kendisi de
bulabilirdi. Çağlayı sıkıştırmanın gereği yoktu. Karısı bazen gereksiz
utangaçlığa kapılıyordu.
“Az önce de belki hamile
kalmış olabilirim diye düşünüyordum.”
“İnşallah ama henüz
kalmadıysan da ben bunun için çabalamaktan asla pişmen olmam haberin olsun.”
“Sen şu mutfaktan çık da
kahveleri yapayım.” İşte yine utanmıştı. Tayfun gülerek mutfaktan çıktı.
Kahvelerini salonda,
adaları izleyerek içtiler. Biraz müzik dinlediler. Daha sonra müziğin etkisi
ile dans etmeye başladılar. Dans etmek, o kadar yakın olmak az önce yaptıkları
konuşmaların aksine yeniden kendilerini yatakta bulmalarına neden oldu. Ayların
açlığı bilimin önüne geçmişti.
Evliliklerinin ilk günü
daha çok sevişerek geçti. İkisi de aslında hata ettiklerini bilmelerine rağmen
buna engel olamamıştı. Bir hafta boyunca evden neredeyse hiç çıkmadılar. Sadece
iki gece yemek yemek için çıkmış, hemen eve geri dönmüşlerdi. İkinci
çıkışlarında markete de uğramış evde biten yiyeceklerin yenilerini almışlardı.
Bu süre içinde arkadaşlarını aramış, aileleri ile telefonla görüşmüşler ama tüm
davetleri geri çevirmişlerdi.
Böylece cuma gününe kadar
gelen çift hafta sonunu da evde geçirmemek için Jülidelerin davetini kabul
etti. Diğer kızlar da gelecekti. Çağla cuma günü temizlik yapmak için
hazırlandı. Öğlene kadar evi süpürdü toz aldı, yerleri sildi. Sırada banyo
vardı. Tayfun yarım saate yakındır ortalıkta gözükmüyordu. Çağla kocasını
banyoda buldu. Etraf tertemizdi. Tayfun önce lavaboyu klozeti temizlemiş, hatta
banyo aynasını bile silmişti. Şimdi de ıslak saçları ve beline sardığı havlu
ile küveti ovuyordu. Temiz kocası önce yıkanmış sonra küveti yıkamıştı. Çağla
onu öyle görünce çok mutlu oldu.
“Tatlım, banyonun işi beş
dakikaya bitiyor. Sen de duş alırsın. Bir su tutarsın tertemiz olur.”
“Ellerine sağlık. Çok
makbule geçti. Ama ben o kadar terledim ki senin orayı fırçalamanı bitirmeni
bekleyemeyeceğim… Hem zaten ovarken sen de terlemişsindir.” Neyi ima ettiği son
derece açıktı. Çoktan üstündeki kirli t-shirt ile penye şortu atmıştı. Küvete
girerken kaymamak için dikkatli davrandı.
Tayfun ilk gece utanan
kadının aynı kadın olduğundan şüpheliydi. Karısı duşu yerine takmış çoktan
altına girmiş bir eli ile de kendisini suyun altına çekiyordu!
Belindeki havlu yere
düşmüştü bile…
*****
Cumartesi tüm kızlar bir
aradaydı. Düğünden beri göremediği arkadaşları ile uzun süre sohbet etti.
Yüzünden ne kadar mutlu olduğu zaten anlaşılıyordu. Doğan ile Fatih de
yanlarındaydı. Kızların da keyfi yerindeydi.
Yemek zamanı geldiğinde
Jülide kimseyi mutfağa sokmadı. Kızlar yerlerine geri oturduklarında neden bu
kadar ısrarla itiraz ettiğini anlamadıkları arkadaşlarının tabakları masaya
taşımasını izlediler. Kısa süre sonra ilgileri dağıldı. Zaten Çağla, omzunu
okşayan el yüzünden çoktan başka diyarlara uçmuştu.
“Evet masa hazır herkes
buraya. Beyler, sizler masanın sağına, bayanlar siz de beylerin karşısına
oturuyorsunuz. Biz de ev sahibi olarak masanın iki başında yer alacağız.”
Çağla neler döndüğünü
anlamadan baktı arkadaşına. Bu masada bir şeyler dönüyordu. Tayfun’a baktığında
onun da şaşkın yüzünü gördü. Her ne dönüyorsa kendileri ile ilgili değildi.
Yemeklere başladıklarında
Elif “Tuzu alabilir miyim? Tansiyon hastası mı var ne kadar tuzsuz yapmışsın?”
diye elini uzattı. Doğan kendi yanında duran tuzluğu verdi.
Elif, tuzluğu ters çevirip
salladığı an tüm tuz tabağına döküldü. Tuzla birlikte yemek tabağına küçücük
bir kalp düştü. Kalbin üstünde ‘Hayatımın tadı tuzu olur musun?’ yazıyordu.
Tuz döküldüğü an tüm masa
önce bir çığlık atmış, hemen ardından susmuştu. Elif okuduğu yazıya yanlış
anlam vermek istemiyordu. Başını kaldırdı Doğan’a baktığında onun da kendisine
baktığını gördü. O gözlerde beklenen yanıtın heyecanı da vardı.
“Olurum”
Elif’in yanıtı ile herkes
ne olduğu anladı.
Doğan ayağa kalkmış masanın
etrafından dönerek Elif’in yanına geldi. Onu da ayağa kaldırdı. Kimseye
aldırmadan kollarının arasına alıp dudaklarına eğildi. Kısa bir öpüşmeden sonra
masada kendilerine sevgi ile bakan çiftlere döndü, “Biz evleniyoruz!” dedi…
Tebriklerden sonra Elif’in
yemek tabağı değiştirildi. Biraz soğumuş yemekleri umursamadan herkes keyifle
tabağındakileri bitirdi. Daha sonra evde kalmak istemeyen çiftler kutlama
yapmak için dışarı çıkmaya karar verdi.
Çok güzel bir gece
geçirdiler. Artık sözlü sayılan çiftin biraz baş başa kalması için geceyi erken
noktaladılar.
*****
İlk iş günü şirkete
birlikte gitmek, beraber içeri girmek çok hoşlarına gitmişti. Fatma Hanım
onları bekliyordu. İkisini de kutladıktan sonra şirketten çıkmıştı. Diğerleri
geldikçe yeni evli çifti yeniden kutluyordu. Bir süre ikisi de işe adapte
olamadı. Arada ekranlarından mesajlaşarak öğlene kadar oyalandılar. Öğlen
yemeğe hep birlikte çıktılar.
Büroya döndüklerinde Tayfun
aklındakini uygulamak için fırsat kolladı. Çağla’nın bilgisayarındaki dosyayı
okumak istiyordu. Ama onun bundan utanacağını biliyordu. Bir hafta içinde
defalarca kez konuyu açmaya çalışsa da hamilelik ile ilgili doktoru ile yaptığı
yazışmaları anlatmamıştı. Mutlaka utandığı bir şeyler vardı ve bunu aşmaları
gerekiyordu. Onun rahatlamasını bekleyecek kadar vakit yoktu. Kötü bir şey
yapıyordu ama iyi niyetle yapıyordu. Kendini ikna ettikten sonra fırsatı
yaratacaktı.
İş yerinde nasılsa
birbirlerinin ekranları açıktı. İş harici dosyalara kimse bakmazdı ama o artık
kimse değil, kocasıydı. Özel de olsa bu dosyaya bakacaktı.
Bir ara onun masadan
kalktığını görüp hemen masasına gidip oturdu. Özel dosyasını açtı. Başlıklardan
anlayamayacağı için hepsini belleğe yükledi. Diğerlerinin şaşkın bakışlarına
aldırmadan dosyayı yükledi. Çağla gelmeden odasına geri döndü. Her ne kadar iyi
niyetle de olsa yaptığının utancı terletmişti.
Dosyayı kendi masasında
açtıktan sonra aradığı dosyayı bulana kadar açtıklarını okumadan kapattı.
Yeterince utanç duyacağı şey yapıyordu zaten.
En sonunda istediği dosyayı
bulmuştu.
Bunları Çağla yapacaksa
kendisinin de yardımcı olması gerekiyordu. Üstelik bunu yaparken karısının
üzülmesini istemiyordu. Okumaya başladı
Hızlı gebe kalmak , hamile
kalmak için yapmanız gerekenler, hızlı hamile kalma istiyorum arzusunun
yanıtları...
·
Kolay gebe kalmak için
rahat olun, strese girmeyin . Gebe kalamayacağınız korkusuna kesinlikle
kapılmayın.
Çağla’nın en büyük korkusu bu. Bunu yenmesi lazım. Ama önemli olan
benim onu sevdiğimi hep bilmeli. Ben onu çocuk doğurabilme kabiliyetine göre
sevmiyorum ki… bunu ona anlatmalıyım.
·
Adet düzeninizi doğru takip
edin, kolay gebe kalabileceğiniz muhtemel günlerde cinsel ilişkide bulunmaya
özen gösterin, bu şekilde gebe kalmak daha hızlı olacaktır.
Bunu yaptık zaten. Aynen devam edeceğiz demektir. Bence mahsuru
yok.
·
Eşinizin kısa sürede sigara
ve alkolü bırakmasını sağlayın, hayatını düzenlemesine sizde yardım edin.
Sorun yok. Zaten kullanmıyorum. Hayatımın daha düzenli olduğu
başka bir dönem yok. Çağla’yı sevdiğimi öğrendiğimden beri hayatım düzenli.
·
Eşinizin kalın, dar,
sentetik ve sıkı pantolon, iç çamaşırı giymesini engelleyin. Sauna, hamam ve
sıcak banyolardan kaçınmasını tavsiye edin.
Tayfun okur okumaz güldü.
Zaten sıkı çamaşır kullanmaz, dar kıyafetler giymezdi ama bunu Çağla okuduğunda
neler düşündüğünü tahmin etmek bile çok eğlenceliydi. Sevgili karısı bunları
kendisine nasıl söylemeyi planlamıştı acaba?
Ben şuna hafta sonu saunaya
gideceğimi söyleyeyim. Bakalım tepkisi ne olacak?
·
İlişkiden ortalama 2 saat
önce eşinizin sert bir kahve içmesi sperm hareketlerini uyaracaktır.
Sert kahve mi? Bu kolay ama hiç yapmadık. Bir kere içtik sanırım o
da düğün gecemizdi. Sonra içmedik. Neden içmiyoruz? Çünkü kahve o an aklımıza
gelmiyor. Gelse de kim duracak kahve içecek iki saat bekleyecek sonra sil
baştan başlayacak. Bu madde en zoruymuş…
·
Hamile kalmak için en uygun
pozisyonda cinsel ilişkiye girin.
Bu ne demek ya? Her istediğimiz pozisyonda yapamaz mıyız? Tabii
yapamayız. Karımın hamile kalması gerekiyorsa doktorların dediğini yapmam
lazım. Bundan sonra çeşitlilik değil kaliteye önem vereceğim.
·
İlişki sonrası hemen
belinizin altına ince yastık koyup ortalama bir saat yataktan kalkmayın ve yatak
odasının fazla sıcak olmamasını sağlayın.
Tayfun bu maddeyi
okuduğunda bir süre durdu. Anlayamadı okuduğunu. Yeniden maddeyi okudu ve
nihayet bunun neden yapılması gerektiğini kavradı.
Çağlacığım, neden yapmadın ki bunu? Belki ben anlamakta güçlük
çekmiş olabilirim ama bu gerekli. Bir daha yumurtlama dönemlerinde mutlaka
yapılacak.
·
Sabahleyin erken saatlerde
cinsel ilişkiye girmeye çalışın. Sabahları sperm kalitesi en iyi durumda,
sayıda olmaktadır.
İşte en çok bu maddeyi sevdim. Merak etmeyin sevgili doktorcuğum,
her sabah üstüme düşen görevi en iyi şekilde yerine getireceğim. Böyle bir sürü
madde yazabilirsiniz sevgili doktorum. Müthiş taktikler veriyorsunuz.
·
Cinsel ilişkiyi ‘yapılması
gereken bir ev ödevi’ olarak görmeden arzulayarak eşinizle birlikte olun. Çünkü
orgazm olmak vagina salgısının ph derecesini değiştirmekte ve spermin rahim
ağzından daha hızlı geçmesini sağlamaktadır. Ayrıca gereğinden fazla, sık
cinsel ilişkiye girmekten kaçının.
Ne ne ne… anlamadım!!! Bana bak doktor müsveddesi az önce sana
iltifatlar yağdırıyordum ama bu madde ile battın. Ne demek fazla cinsel
ilişkiye girmeyin? Kimse beni karımdan uzak tutamaz. Saçmalamışsın resmen…
·
Daha önce hamilelikten
korunmak için değişik yöntemler kullanmışsanız bunların olası etkileri için
doktorunuza danışın.
Bu bizim için geçerli değil.
·
Adet düzensizliği var ise
gereken tedavi ve takiplerle adet düzenini sağlayın.
Bu konuda bilgim yok ama düzenli sanırım. Tarih ayarlayabildiğine
göre!
·
Servikal mukusunuz
gereğinden koyu ise inceltici, akışkanlığı sağlayıcı özel ilaç kullanmak
gerebilir.
Ne demek acaba? Önemli mi ki? Neyse sonra araştırırım.
·
Günlük beslenmenize ve
yiyeceklere dikkat edin. Dengeli, doğru ve düzenli beslenin. Bol miktarda süt,
süt ürünü ve yoğurt tüketin. Enginar, yeşillikler ve taze fasulyeyi tüketmeyi
unutmayın. Aşırı kırmızı et ve yağlı yiyecek tüketmeyin, bunlar östrojen
düzeyini olumsuz etkileyebilir.
Bunlara pek dikkat etmedik bu güne kadar. Bundan sonra özen
gösterelim.
·
Aşırı olmamak şartıyla
düzenli ve hafif eksersiz yapın.
Bu aralar eksersizleri yatakta yapıyoruz. İkimiz de sporu
boşladık. Başlarız yine. En azından hamile kalana kadar spor yapsın. Sonrasını
doktor sorarız.
·
Doktorunuzun haberi ve
bilgisi olmadan hiçbir ilaç kullanmayın.
Yapmayız zaten…
Tayfun, dosyayı okuduktan
sonra başka böyle bilgiler var mı diye kalan dosyaları da açtı ama bulamayınca
hepsini kapattı ve bellekten sildi. Artık biraz daha iyi hissediyordu
kendisini. En kısa sürede doktoru ile yüz yüze de görüşecekti. Kendisine
söyleyeceği başka şeyler olabilirdi. Neden bunu daha önce düşünmedim diye
hayıflandı.
“Zararın neresinden dönsem
kardır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder