4 Eylül 2015 Cuma

DOĞRU ERKEK NASIL BULUNUR? 16.Bölüm

Cumartesi sabahı internette yeni araştırmalara başladı. Bu kez derdi bir erkekten kurtulmak için yapılması gerekenleri bulmaktı. İlk kez böyle bir şeye ihtiyaç duyuyordu çünkü Aycan gerçekten hayır yanıtını kabul etmiyordu. İlk buluşmadan sonra ikinci kez buluşmak istemediğinde neredeyse ayaklarına kapanmıştı. Yüzlerce kez teklifini yinelemişti. Çok sevdiğinden dem vurmaya başlamıştı. 
 Evet işte bulmuştu…
Bir erkekten nasıl kurtulursunuz? Onu sinir ederek. İşte erkeği sinir eden maddeler;
        1.Asla gerçekten düşündüğün şeyi söyleme. Asla!   ‘Allahım ilk maddeden çuvalladım. Ben nasıl düşündüklerimi kendime saklayacağım?’

2. Her zaman anlaşılmaz ol.Onun beni anladığını sanmıyorum zaten.’

3. Aylar evvel tartışılmış bir konuyu gündeme getir, hır çıkart. Yıllar
evvelki bir olayı gündeme getirerek devam et.
Bu bana uymadı’

4. Erkeğin her şey için özür dilemesini sağla. ’Bunun için çaba harcarım’


5. Ağla ve "Hep senin yüzünden" de.Ağlayayım mı? Neden? Hem ne sebep bulup senin yüzünden diyeceğim ki? AAA anladım. Önce ağlayacağım, sonra sorarsa senin yüzünden diyeceğim. E adam salak mı? Ben ne yaptım dediğinde ne diyeceğim? Bu madde de bana göre değil.’

6. Adamın çantasına, elbisesinin cebine, arabasının torpido gözüne
üzerinde "Seni seviyorum" yazan notlar bırak
. ‘olduuuuu gözlerim dolduuuuu… bunu kim diyordu ya? Anımsayamadım ama tam bu maddelikmiş. Ben adamdan kurtulmak istiyorum bu madde kene gibi yapıştıracak ‘

7. Erkeğin gözlerinin içine bak sonra bir kahkaha at, adam ne olduğunu
anlayamasın, bir kahkaha daha at
. ‘Allah aşkına bu maddeleri hangi aklı evvel yazdı? Bunları nasıl uygulayacağım? Hadi uyguladım, neden kahkaha atmış olacağım? Bir de şuh kahkaha deseydin de adam kaçacağına üstüme atlasaydı.’

8. Ağla. ‘ yine mi ağlıyorum. Neden?’

9. Adam "Güzel gözlerin var" dediğinde "O kadar mı?" diye sor. ‘bak bu iyi… Tamam nihayet birini sevdim.’
                                                               
10. Her yere ve her şeye geç kal. Adam gecikecek olursa bas bas bağır.
‘Bunu geç… bitecek bu akşam bu iş… ama öyle bir bitmeli ki bir daha beni aramamalı’

11. Regl döneminin cinayeti affettirici unsur olabileceğini anlat.O kadar özel konuya gerek yok.’

12. "Bilmem anlatabiliyor muyum" de adamın gözlerine bak, sonra adamın söyleyeceği her şeye "Anlamamışsın" cevabını ver. ‘AAA bunu da sevdim.’

13. Babanın silah koleksiyonundan, abinin kara kuşak karateci
olduğundan bahset
. ‘Bunlar yalan ama. Zaten abim değil kardeşim var. Kızım, Çağlaaa sen gerzek misin? Bu listeyi yapanlar zaten gerçeklerden değil olmasını istediklerinden bahset diyor… gerekirse dersin bunları… tamam yaz aklına’

14. Ailedeki herkes bana "Prenses" der diye anlat. ‘ Arada derler zaten. Tamam bunu da derim.’

15. Eski erkek arkadaşının göbeği olmadığını her fırsatta söyle. ‘Hangi eski? O kadar çok vardı ki. Hepsinden az az bahsetsem kaçar mı?’

16. Tuvalete gruplar halinde git. Asla yalnız başına bir şey yapma. ‘Tamam kapıda bekletirim. Çok gülüyorum tuvalet kapısında bekleyen erkeklere… çıktığımda da kahkahayı patlatırım… Önceki maddeye de uyar bu.’

 17. Bağımsızlık bir zafiyet işaretidir, anne baba evinde oturmaya
devam et
. ‘Geçiniz…’

18. Ağla. ‘Yine mi? Ne zırlak bir listeci çıktın kardeşim sen.’

19. "Bil bakalım canım ne istiyor?" diye sor, bilemediğinde azarla
. ‘şimdi küfür edeceğim o olacak. Bu kadar boş beyinli imajı çizmek zorunda mıyım?’

20. Her şeyi dakikası dakikasına planla, sonra asla o plana uyma. ‘Oleyy işte en kolay madde. Bugün onu bekleterek başlayayım. Ama gitmeden önce arayayım ve asla geç kalmamasını söyleyeyim.’

21. Kız arkadaşlarını eve çağır balkonda avaz avaz "Kapı açık, arkanı
dön ve çık" diye şarkı söyle
. ‘bunu da geç… bize uymadı’

22. Adamın konuşmasını "E leri açık söyleme" diye kes. ‘kaç kişi açık e kapalı e kavramını bilir? Diksiyon dersi mi vereceğim adama?’

23. "Kilo mu aldım?" diye sor, cevabı beklemeden tereyağlı ekmeği
yemeye basla
. ‘Alsam bile ne anlayacak. Zaten sorsam asla, hayır hatta verdin mi ne daha da güzel oldun gibi bir sürü cümle sayar.’

24. Ağla. ‘Ay yine mi? Kardeşim Türk filmi mi izliyorsun ne bu ya ikide bir ağla ağla… ağlarsan ağla bana karışma’

25. Fıkraların sonunu unut. ‘Zaten unuturum. Bu da kolaymış’

26. Sadece arkadaş grubundaki erkeklere merhaba de ve onları
birbirlerine düşür
. ‘Hiç sevmedim. Geçiniz.’

27. Adamın giyimine sürekli karış, üç dakikada bir "Dik yürü" diye
uyar.
‘Bunu da yaparım.’

28. "Neyin var senin?" sorusuna "Madem anlamıyorsun ben de
söylemiyorum" cevabini ver
. ‘al işte boş beyinli kadın triplerine bir yenisini ekledin. Sevgili liste yapan arkadaş sen erkek misin? Neden kadınları bu kadar aşağılıyorsun?  Yok kadınsan, bizden ne istiyorsun?’

29. Adamla ilgileniyor gibi görün, o sana ilgi duyduğu anda azarla. ‘Bunu bilseydim önceden yapardım. Tüh o kadar fırsat vardı elimde.’

30. Beş saniyelik bir sessizlik olduğu anda "Ne düşünüyorsun?" diye
sor
. ‘Yanıtı anında verir. “seni” Hadi oradan yalancı. Ya akşamki maçı, ya karşıdaki kızı düşünüyordur ama bu sorunun yanıtı hep aynıdır.’

31. Saçlarının uçlarını düzelttirdiğinde, adam fark etmezse bütün gece somurt. ‘Amannn bununla mı uğraşacağım? Ben sarışın olsam o fark etmese umurum olmaz. Doğal olmuş ki fark etmedi der geçerim.  Hem zaten bugün saç kestirmeye niyetim yok.’

32. İnsanların sürekli kafasını karıştır. ‘bu liste kendini mi tekrarlıyor? Anlaşılmaz olmakla kafa karıştırmak arasındaki farkı biri bana anlatmalı.’

33. "Meclis'te kadın kotası" fikrini aç, bütün gece bu konuyu anlat,
başka konuya geçmek isteyenleri "Maço" ilan et.
‘kota mı? Buna direkt erkek egemenliği desek? Bu konu onunla en son konuşacağım konudur.’

34. Ağla.bak valla … tamam neyse’

35. Kızarmış patatesleri erkeğin tabağına koy, bunun bir sevgi
gösterisi olduğunu söyle, sonra "Sen biraz kilo aldın" de.
‘Benim derdim sevgi göstermek değil ki. Neden patateslerimi ona veriyorum? Ben yerim afiyetle.’

36. Tuzluğa bak ve adama "Bu tuzluk sana neyi hatırlatıyor?" diye sor.
Adam bilemediğinde "Daha doğru dürüst tanışmıyorduk bile... Ben senden tuz istemiştim, tuzluğu verdiğinde küçük parmağın küçük parmağıma değmişti" diye anlat ve "Aramızdaki elektrik bitti" de, tuvalete git. Döndüğünde masada şampanya yoksa olay çıkar.
‘Aşağıdaki maddeye gözüm takıldı. Ben iki madde içinde sunturlu küfür edeyim de içimde kalmasın’

37. Ağla.

38. Kulağında kaç delik olduğunu sor, bilemezse eski sevgilinin
bunların hepsini bildiğini anlat.
‘Bu da olur.’

39. Gece kulübünde kapıdaki korumalarla tartış, sonra yanındaki erkeğe "Bir şey yapsana" de ve bekle. ‘Hadi ya… Sonra karakolda soluğu al ve Hale hanımın bu kez elinden de dilinden de kurtulama. Aycan’a beş yıl katlanırım ama anamın laflarına asla. Aman ne katlanacağım Aycan’a da beş yıl. Beş dakika bile fazla ona. Berna’nın hatırı olmasa ben yapacağımı biliyorum ama neyse.’

40. Ağla. Ağla kardeşim. Ağla ağlarken zıbar. Manyak mı ne yahu?’

41. Bu listeyi adama oku, dudaklarında bir gülümseme başlangıcı olduğu
an olay çıkart!
‘Hem tuzak kur hem tuzağı açıkla. Ne akıllıca.’
Aklında kalanların bir kısmını uygulasa Aycan ardına bakmadan kaçardı.

*****
Çağla cumartesi günü yeni planı işleme koydu. Tüm maddelere uyamayacaktı ama özellikle ağlamayı her fırsatta kullanmaya kararlıydı.
Aycan ile erken saatte buluşacaktı. Üstünde ilk buluşmada giydiği kıyafeti vardı. Hava biraz sıcak da olsa idare edecek, dikkatini ölçecekti. Sonra da kendisi hakkında anlattıklarını ne kadar dinlediğini anlayacaktı. Neden yapıyorum bunları, diye kendine sorduğu sorunun yanıtı, vicdanen rahat terk etmek, oldu.
Evden çıkmadan telefon açtı. Geç kalmamasın bekletilmekten hoşlanmadığını ısrarla tekrarlayarak kapattı telefonu. Şimdi sırada yarım saat kadar geç gitmek vardı.
“Kusura bakma azıcık beklettim. Ne giyeceğime karar veremedim de.”
“Azıcık mı? Tam yarım saattir bekliyorum seni.”
“AAA o kadarcık mı geciktim. Neyse sevindim fazla bekletmemişim.”  Çağla, onun gözlerindeki kızgınlığı gördüğünde tepki vermesini bekledi. Aycan’dan ses çıkmayınca planın bu kısmının çok da işe yaramadığını görüp üzüldü.
Buluştuktan kısa süre sonra, onun kendisi hakkında hiçbir şey bilmediğini anladı. Aycan sadece kendisine olan ilgisini abartıyordu. Bunu aşkmış gibi göstermekle ne elde edecekti? Çağla, kanacak mıydı? Aksine şimdi gözünde hem yalancı hem de düzenbaz olmuştu.
Üstelik daha önce konuşulan hiçbir şeyi anımsamıyordu. Bu konuda da yanılmamıştı. Hangi çiçeği sevdiğini anımsayamamış, karanfil yerine gül demişti. Üstündeki kıyafeti hiç fark etmemişti. “Kazağımı beğendin mi?” diye zarf attığında, “Evet, çok yakışmış! Yeni mi?” diye sözde ilgili bir ifade ile sormuştu.
Çağla, kısaca “Sayılır.” diye yanıtlamıştı. Sonra da sinir olduğu maddeyi uygulamaya çalıştı. Zorla ağlamaya başladı. Gözlerinin dolması yeterliydi onun içinde üzücü bir kitap sonunu anımsamak yetiyordu. Böyle zamanlarda hep Yeşil Yol adlı kitabın sonunu anımsar ve ağlamaya başlardı. İşte yine süzülüyordu yaşlar.
Aycan onun ağladığını görünce panik olmuştu. “Çağla, ne oldu? Neden ağlıyorsun?”
“Seninle ilk buluştuğumuzda üstümde bu kazak vardı. Anımsamadın bile! Beni sevmiyorsun. Ben karanfilin kokusuna bayıldığımı söylemiştim ama sen gülü sevdiğimi sanıyorsun. Seninle boşa vakit geçirmişim.” İşte bu tam anlamıyla doğru bir anlatımdı.
“Ah Çağla, lütfen affet. O ilk gün ben o kadar heyecanlıydım ki hiçbir şeyi anımsamıyorum. Çok haklısın ama bunun affedilir bir tarafı var.” Bunları söylerken bir yandan da aralarındaki mesafeyi açıyordu. Şu ağlama işe yarayacak mıydı acaba?
Aslında an itibariyle bitmişti Aycan. Ama mazeretlerini yok edecek bir şey gelmeyince aklına gözündeki yaşları kuruttu. O andan itibaren Aycan büyük bir ilgi göstermeye başladı. Bu kez de o maddeyi uygulamaya başladı. Her ilgi gösterdiğinde neredeyse azarlıyordu erkeği. Aslında şu an her şeyi bitirmenin en iyi zamanıydı ama akşam gidilecek sinemaya kadar dayanmaya karar verdi. Saçma sapan davranmak isterken kendisini yormuştu.
Sıkarım dişimi idare ederim, diye düşündü. Sinema öncesi bir şeyler yiyecekleri restorana gittiklerinde henüz kimse gelmemişti. İlk gelenler Jülide ve nişanlısı oldu. Çağla, Aycan ile tanıştırırken gözleri ile kararının olumsuz olduğunu Jülide’ye anlatıyordu. Kısa süre sonra Yeşim ile sevgilisi, sonra da Berna göründü. Aycan ile tanışan Yeşim de Çağla’nın bakışlarından hayır mesajını aldı. Berna, zaten anlamıştı bu işin bittiğini. Kendisi tanıştırdığı için Çağla’nın bu kadar hak verdiğini biliyordu.
Havadan sudan konuşuyorlar, sinema saatini bekliyorlardı. Berna, Çağla’ya eğilip “Sürpriz yumurtamı getirdin mi?”
“Sipariş verdim birazdan teslim ederler.”
“Ne sipariş ettin?” diye merakla sordu Aycan.
“Önemli değil. Erkekler her şeyi bilmez.” Çağla, artık sabrının son demlerindeydi. Adamı her ağzını açtığında terslemek istiyordu.
Berna, arkası kapıya dönük oturuyordu. Çağla kapıdan gireni görüp gülümsedi. O akşam tek kalacağını düşünen Berna ise bulundukları masaya Fatih’in gelmesi ile şaşkına döndü. Bakışlarında ki soruları gören Fatih de en az onun kadar şaşkındı.
Fatih, herkes ile selamlaşıp Doğan ile sarıldıktan sonra Çağla'nın yanına gitti. Kulağına eğilip, kısık sesle konuşuyordu.
“Berna benim geleceğimi bilmiyor muydu?”
“Bilmiyordu. Ona bir arkadaşımı çağıracağımı söylemiştim. İki aydır başımın etini yiyorsun. Şimdi bana verdiğin sözleri tut ve arkadaşımla iyi geçin. Yoksa sana şirkette dünyayı dar ederim.”
“Sana söz verdim. Sadece Berna olacak ve eğer benden şüphelenirsen tüm telefonlarımı ve maillerimi kontrol etme hakkın var.” Fatih nerdeyse yalvaracaktı. Çağla, onun bu halinden istifade edip kızdırmaya devam etti. “Ya işten çıktıktan sonra birileri ile buluşur ya da onlarla konuşursan?”
Fatih, sevgi dolu sesi ile kendini yeniden anlatmaya çalıştı. “Çağla, arkadaşlarının nişanından beri aklımda sadece Berna var. Abant’ta sana duygularımı söylemek istemiş ama geçici bir hevestir belki diyerek vazgeçmiştim. Sonrasında da bir şey değişmedi. Sen de biliyorsun. Artık kimse yok hayatımda. Hata yapmayacağımdan emin olabilirsin. Eğer o beni sevmezse durum değişir ama ben onu seviyorum.”
Çağla, daha fazla üzemeyecekti. “Eh bana da sana güvenmek düşer. Aksi halde başına gelecekleri kabullendin.”
“Kabullendim.”
Onlar konuşurken Berna ve Aycan ikisini izliyordu. Berna, Aycan'dan daha çok şaşırmıştı. Fatih'i hiç beklemiyordu. Çağla ile ne konuştuklarını merak ederek uzun bir süre onları izledi. Çağla, yerinden kalkıp yanında Fatih ile beraber, Berna'ya doğru yürüdü. Berna, soru dolu bakışlarla ikisine bakmaya devam etti. Aslında tüm masa onları izliyordu. 
Fatih, yüzünde mahcup bir bakışla Berna'ya baktı. Onun neler hissettiği hakkında en ufak bilgisi yoktu. Çağla hiçbir şey söylememişti. O nedenle Berna’nın bu akşam nasıl davranacağı çok önemliydi.
Çağla ikisinin bu halinden büyük bir keyif aldığını hissetti. Berna bilmese de Çağla, uzun zamandır Fatih'i süründürüyordu. İki aydır Fatih, kendisi hakkında Berna ile konuşmasını, eskisi gibi olmadığını onun için hayatının tamamen değiştiğini anlatmasını istemişti. Çağla ise arkadaşının neler hissettiğini zaten bildiğinden, önce Fatih'in yeni bir hayata hazır olmasını beklemiş ve bundan emin olana kadar da ikisini bir araya getirmemişti. Şimdi ise Doğan ile Elif'te yaptığı gibi aralarından çekilmek zamanıydı. Çok zorlanmayacağı belliydi. İkisi de aptal aşıklar gibi birbirine bakıyordu. Fatih Berna’nın yanındaki boş sandalyeye oturduktan sonra kısa süre yaşanan çekingenliği üstünden attı.
Çağla, onların normal konuşmaya başladığını gördükten sonra o ana kadar aklında olmayan Aycan’ı ne yazık ki anımsadı.  Bu akşamdan sonra bir daha görmeyecekti. İki saat kadar daha katlanacaktı sadece.
Aycan, “Senin iş arkadaşınla, Berna ne zamandan beri bir aradalar?” Çağla, anlayışsızlığı tavan yapan Aycan'a ters bir bakış attı. Tam sözle de azarlayacaktı ki sinemanın büyük kapısından giren çifti gördü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder