8 Temmuz 2015 Çarşamba

KAHVE FALIMDA CİNAYET VAR! 1. Bölüm

Hikayemizde yer alan, tüm olay, konum ve kişiler tamamen hayal ürünü olup, gerçek kişi, olay ve konumlarla hiçbir ilgisi yoktur.







Uzun boylu, uzun sarı saçları olan genç kadın, her şafak vaktindeki gibi ısınma hareketleri yapmaya başlamıştı.

Onu uzaktan sadece bir karaltı olarak görüyordu ama nasıl gözüktüğünü iyi biliyordu.


Birkaç gündür onu izlemek için kendisi de erkenden geliyordu. Gecenin ayazı yaz günü bile üşütüyordu. Hele ki sabahın beşinde uzun kollu giysilerle sokağa çıkmak gerekiyordu. Tüm bitki örtüsünün üstünde dün geceden kalma su zerrecikleri güneşin ilk ışıkları altında parlıyordu. Her ne kadar güneş doğacağını haber verse de ormanın içi hala karanlık sayılırdı.

Etrafına dikkatli gözler ile baktı. Tek başlarına olduklarını anlamanın rahatlığı ile biraz daha yaklaştı. Tüm dikkatini genç kadının üstünde topladı... Çok güzel ve çok emindi kendisinden…

Uzundu bacakları! Yine o şortu giymişti. O kadar güzel bacağım olsa ben de şort giyerim, diye düşündü. Uzun güzel ve biraz kaslı! Çok fazla kaslı kadınları sevmezdi zaten. Kadınların erkek bacağı gibi bacağı olmasını istemezdi. Gerçi ona neydi ki kadının güzelliğinden?

Sonra da ne kadar korkusuz, diye geçirdi aklından. Çekiciydi, bilmiyor muydu? İri yapılıydı ama yuvarlak hatları vardı. Uzun boyuna uygun elleri ve ayakları ile sakil durmuyordu. Hareketleri, spor yapmaya alışkın olduğunu belli ediyordu.

Kendisine belirlediği kulvarı tamamlaması için daha kırk dakika koşması gerekiyordu. Sonra her sabah yaptığı gibi arabasına dönecek, fütursuzca soyunacak ve kıyafetini değiştirecekti. Bu rahatlığı koştuğu saatten kaynaklanıyordu. O saatte kendisinden başka sadece börtü böcek kalkmış oluyordu. Cebindeki biber gazı da tedbiriydi, biliyordu. Giyinirken cebine koyduğunu görmüştü. Sabaha karşı koşacak kadar çılgındı ama aptal değildi.

O aptal değildi ama kendisi de edindiği görevi tamamlamalıydı. Biber gazının kendisine zarar vermesini nasıl engelleyeceğini biliyordu. Önce yavaş yavaş arkasında koşmaya başladı. Kendi kılığının kadınsılığı, görevi olan kişinin kılığının erkeksiliğini bastıracak kadar belirgindi. Pembe spor ayakkabıları, pembe eşofmanı ve başındaki pembeli beyazlı bandı ile pamuk şeker gibi gözüküyordu. Onu korkutmayacağından emindi. Sırt çantasını kontrol etti. Her şey tamamdı.

Bir süre daha izledi... Zaten bir haftadır her sabah onu izliyordu...

Her sabah dönüş yolunda kendisi ile karşılaşması ve yüzüne aşina olması için zamanlamayı doğru ayarlıyordu. Ama bu kez onunla birlikte koşacaktı. Yetişmesi gerektiğinin bilincinde ardından koşmaya başladı. Bu sabah ona yetişecekti. Kısa süre sonra onun kendisini fark ettiğinin ve tedirgin olduğunun belirtilerini vücut dilinden okudu. Artık yaklaşabilirdi. Çok heyecanlanmıştı. Bu ilkti. Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Uzun sarı saçları belinin üstünde salınıyordu. O saçlara bakarken yavaşça yaklaştı. Artık kendisinin varlığının iyice farkına varmasını sağlamıştı. Yüzünü tanıyınca korkmayacaktı…

Selam verecek kadar yaklaştı. Bir süre sonra yan yana koşuyorlar, birbirlerine gülerek bir şeyler anlatıyorlardı.  Güneş daha fazla yükselmeden işi bitirmeliydi.


Zaman azalmıştı!

2 yorum: