31 Mayıs 2015 Pazar

BUZDAKİ ATEŞ 7. Bölüm




Erhan, doktorunun kadın olabileceğini hiç düşünmemişti. Hem Gata'daki hem de daha sonra gittiği tüm sağlık kuruluşlarındaki doktorlar erkekti. Ayrıca Uğur da erkek adı değil miydi?

Yunus'a baktığında onun da kendisi kadar şaşırmış olduğunu fark etti. Ama Yunus daha çabuk toparlanmıştı.


“Umut'un neden size gizem kattığını anladım. Ablası olduğunuzu söylese zorunluluk hissedeceğimizi düşünmüş olmalı. Yine de, arkadaşı olduğunuzu düşünmem hataydı. Mesleğinizden bahsetmişti ama soyadınız farklı olunca bağdaştıramadım. Ne de olsa sizin ailede erkek isimlerinin kızlara verilmesi alışılagelmiş bir durum. Daha zeki olmam lazımdı.” Yunus, içinde oluşan, anlamlandıramadığı rahatlama ile abuk sabuk konuştuğunun farkında değildi.

Uğur, bu tespite yanıt verme gereği duymamış ama hafif bir baş eğmesi ile onaylamıştı söylenenleri.

Kardeşinin arkadaşı ile ağabeyinin geleceği tamamen aklından çıkmıştı. Mahcup bir şekilde elini uzatıp tanıştı. Kendisine bakan gözlerdeki merak tatmin edilmemiş olsa da kimse konuyu uzatmamıştı. Uğur, masanın arkasına geçip koltuğuna otururken kendisini iyice toparlamış, mesafeli ifadesi yüzüne yerleşmişti.

“Öncelikle sizi bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Gerçekten önemli bir sorun yaşadık.” Sesi özür dilemiyor sadece açıklama yapıyordu. Sözler ile tonlar örtüşmemişti. Aslında içinde hissettiği pişmanlığı dışa vuramıyordu Uğur. Çünkü birkaç dakika önce henüz on yedi yaşında genç bir kıza protez bacak takılmış, o da hastasının yanında onunla birlikte acı çekmişti. Kendini toparlama çabası bu kez de duygusuz bir ton vermişti sesine.

Erhan, yine sinirlendiğini hissetti. Hem bekletmiş hem de bunu içten olmayan ifadelerle telafi etmeye çalışmıştı. Tam ağzını açacaktı ki Uğur konuşmaya yeniden başladı.

“Siz Yunus Bey olmalısınız? Kız kardeşim sizden çok söz etti.”

Bu kez Erhan, Yunus'a bakmaya başladı. Kız kardeşi mi? Umut da kız mıydı? Doğru ya az önce dememiş miydi, 'sizin ailede erkek adları koymak moda' gibi bir cümleyi... Yunus'u dizginleyen arkadaşını erkek sanmıştı ama yanılmıştı. Bir kadın Yunus ile arkadaşlık yapıyor? İnanılır gibi değildi. Kardeşi çaptan mı düşüyordu yoksa kız ablasına mı benziyordu?

Doktorun erkek saçı gibi kısacık kesilmiş kahverengi saçları ve numaralı gözlüklerinin ardında hiç makyaj olmayan yüzü, pek de güzel değildi. Alıcı gözü ile bakmaya gerek olmayacak kadar sıradandı. Yoğun biri için normaldir diye düşündü, Erhan. Sonra da gözünü dikip kadına baktığı için kendisine kızdı.

Uğur, kendisine bakan gözlerin farkında bile değildi. Tek düşündüğü o günü bir an önce bitirebilmekti. Bunun için de Umut'un yolladığı bu hastalar ile hemen ilgilenmeliydi.

“Dosyanız yanınızda mı? Daha hızlı bilgi alabilir ve sizleri daha fazla bekletmeden görüşebilirim.”

“Sizi yeterince bekledik zaten. İşinize yarayacaksa dosya Yunus'un elinde!”

Uğur,  sert yanıt nedeniyle kafasını kaldırıp baktı. Erhan farkında olmadan ters konuşmuştu ama o kadar zamandır bekleten kadının kendilerini başından savmak ister gibi konuşmasına izin veremezdi.

Uğur, hastasının ruh halini az çok tahmin ederek sessiz kaldı. Kendi sinirleri de bozuktu. Konuyu uzatmaya, yanlış anlamaya gerek yoktu. Dosyayı kısaca inceledikten sonra, “Bu daha önce fizik tedaviye başladığınız hastanenin raporu. Bu da işe yarar ama ameliyat ile ilgili detayların olduğu dosyanızı da getirirseniz çok daha iyi olur. Bu rapora göre tedaviye yeni başlamışsınız. Neden değişiklik gereği duydunuz?”

“Yolu ters olduğu için değiştirdik. Ameliyatımın raporunu eklediklerini sanıyorduk. Sorun değil daha sonra getiririz.”

“Tamam, şimdi neler yapabiliriz bir bakalım.” Ameliyatın ardından en faydalı olacak tedavi Uğur'un da uzman olduğu fizik tedavi masajı idi. Hidromasaj yaramayacağı için bir an önce hastası ile ilgilenmesi gerekiyordu. Yan odaya geçmek için hareketlendi.

“Buyurun Erhan Bey, diğer odaya geçelim lütfen.” diyerek kapıya doğru yürüdü.

Erhan'ın geçmesi için yaptığı tek hareket kapıyı tutmak oldu. Erhan yeni alıştığı akülü sandalyesi ile Uğur 'u takip etti. Yunus da çıkmak isteyince Uğur durdurdu.

“Biz bir süre görüşelim sonra size haber veririm.”

Erhan,  yirmi üç yirmi dört yaşlarında gösteren genç kadının sesindeki ve tavrındaki otoriteyi şaşkınlıkla izledi. Asker olmalıydı, diye düşündü. Sonra da üstündeki önlükten anlaşılmayan silueti takip etti. Sadece iki kapı sonrası tedavi yapılacak odaydı. Oda oldukça genişti. Birçok alet ile masaj masası geniş odayı kaplamıştı. Duvarlardaki resimler ile tedavilerin aşamaları gösterilmiş, ulaşılacak son nokta verilmişti. Erhan, kısa bir bakış attığı odada kendisine gösterilen masaya oturdu. 

Uğur, Erhan'ın, soyunduktan sonra masaj masasına uzanmasını istedi. Kırık ayağına güç vermeden sandalyesinden kalktı. Uğur hiç yardımcı olmuyordu. Oysa kazadan beri evde herkes her işi için yardıma koşuyordu. Neredeyse sağlam olan kollarını bile kullanmasını engelleyeceklerdi.

Erhan kazağını ve içindeki yünlü kışlık gömleğini çıkarttığında hafif kaslı bir vücut ortaya çıkmıştı. Uğur, ameliyat yerini inceledikten sonra, sırt kaslarını ve kol kaslarını inceledi. Ufak hareketler ile masaja başladı. Germe ve çekme hareketleri ile devam etti.

 Erhan uzun zamandır vücudunda bir kadın eli hissetmiyordu. Etkilenmeyi bekledi. Çünkü masaj sırasında Uğur Hanımın eli neredeyse tüm vücudunda geziyordu. Başka zaman olsa aklına gelmeyecek şeyler o an aklından çıkmıyordu. Ankara'daki doktorun söylediği cümle beyninde dönüp duruyordu. Ereksiyon olamama durumu hala devam ediyordu. O genç bir kadındı. Seksi olması şart değildi. Etkilemesi gerekirdi!

Ama hayır, yine vücudu tepki vermiyordu! Kadına dönüp bir daha baktı. İstek uyandırmayacak biri değildi. Gerçi, normal seks hayatı olan bir erkeği, bu kadarcık bir temas ile tahrik edecek kadar seksi de değildi. Uzun zaman kadın görmemiş bir erkeği ise hemen her kadın tahrik ederdi. Kendisi neredeyse üç aydır seks yapmamıştı. O zaman sorun neydi? Bu kaza bazı şeyleri elinden almış olabilir miydi? Şüpheleri gerçek oluyordu galiba.

Gata’daki doktorun dediklerini anımsadı. 'Bir süre cinsel yönden sorun yaşayabilirsiniz. Bedeninin iyileştikçe ereksiyon olamama sorununuzda ortadan kalkacaktır.' Sorun henüz ortadan kalkmamıştı. Ama bu kafayla giderse kendisine yeni sorunlar edinecekti. Etkilenmeyi denediği kadın evliydi ve kendisini test etmek için evli bir kadını inceleyecek kadar basitleşmişti. Utanç duyarak gözlerini kapattı. Uğur'un ifadesiz sesi ile yeniden açtı gözlerini. Artık sonuna gelmişlerdi ilk seansın.

“Spor yapıyor olmanız sizin için avantaj. Kas yapınız kuvvetli. Bize sadece gerekli kas yapısını harekete geçirmek kalıyor. Ameliyat yeriniz çok iyi gözüküyor. Birlikte yapacağımız hareketleri evde de söylediğim aralıklarda ve sayıda tekrarlarsanız birkaç ay sonra çok rahat yürüyebilir hale gelirsiniz.”

Birkaç ay! Ne kolay söylüyordu! Birkaç ayın ne kadar uzun bir süre olduğunun farkında mıydı acaba? İki ayağı üzerinde durabilmenin önemini kaybetmeyenin anlaması mümkün müydü? Uğur Hanım için konuşmak kolay tabii, diye düşündü. Sonra kadının etrafında hep benzer rahatsızlığı olan kişiler olduğunu anımsayıp, hatalı mı düşünüyorum, demeye başladı. İyi ama mesleği seçerken nelerle karşılaşacağını biliyordu. Daha anlayışlı olması gerekmez miydi? Sesi ve duruşu soğuk olduğunu belli ediyordu. Erhan'ın bu kadından anlayış beklemesi saçmalıktı. Kendi kararının doğruluğundan, doktorunun ise kalpsizliğinden emin bir şekilde giyinmeye başladı. Gerginliğini dışa vurduğunun farkında bile değildi. 

“Sizin ameliyatınızı kim yaptı? Nerede ve nasıl bir teknikle yapıldı?” Bu bilgiler okuduğu dosyada yoktu.

“Bilmem, doktorumun adını anımsamıyorum. Ama hastane kayıtlarıma ulaşmak kolay olmalı.” Neden bu kadar önemliydi? Gördüğü izlerin nasıl bir operasyona ait olduğunu anlayamıyor muydu?

“Elbette belli meslekler için kolay olabilir ama benim ulaşmam uzun sürer ve etik olmaz. Lütfen bana dosyanızın aslını da getirin. Ameliyatınız hakkında detaylı bilgim olursa daha doğru teknikleri uyguladığımdan emin olurum. Size şimdi bazı hareketleri yaptıracağım. Çoğu tek başınıza yapacağınız tarzda ama iki hareketi yaparken yanınızda birisinin olmasına dikkat etmelisiniz. Baş dönmesi yapar. Düşerseniz henüz tam kaynamamış platinlerinize zarar verebilirsiniz. Şimdi kardeşinizi çağıracağım. O da bilsin bunları.” Erhan, sakin sakin dinlerken son cümle ile yeniden sinirlendi.

“Ben anlatamaz mıyım sanıyorsunuz?” Erhan aslında sadece o cümleye sinirlenmemişti. İçinde bulunduğu durum ve erkekliği ile ilgili yaşadığı korku üst üste gelmişti. Kendi kendine 'Önce ayağa kalk, diğeri sonra nasılsa düzelir' diye telkinde bulundu.

Uğur, şaşkınlıkla yüzüne baktı. Kendisinin tek istediği hastasının başına gelebilecek olumsuzlukları engellemek için aile bireylerini bilgilendirmekti. Bunda da kararlıydı.  Erhan'ın terslenmesine aldırmadan büro olarak kullanılan odaya geçip Yunus'u çağırdı. İkisine de hareketleri gösterdi. Bir kısmını uyguladı ve sonra da tedavi için randevuları ayarladı. İkinci seans ertesi gündü. Bu kez gelirken yanında dosyasının do almasını istediğini anımsattı.

***** 

“Neden dosyayı getirmedin ki? Çocuk gibi azarladı bizi resmen. Kendi daha çocuk ama bize dayılanırken hiç de öyle değildi.” Erhan, sinirini saklamıyordu.

Yunus, dalgınlıkla tek dosyayı aldığını, ekinde nasılsa vardır diye düşündüğünü itiraf etmiş ama yine de ağabeyinin dilinden kurtulamamıştı. Konuyu değiştirmeye çalıştı. 

“Çocuk mu? Umut'un dediğine göre yirmi dokuz yaşındaymış. Yani pek çocuk sayılmaz.”

“O zaman fazla erkeksi. Zaten o kadar kısa saçlarla erkek çocuğundan farkı yoktu. Allah kocasına sabır versin. Bu kadın, adamı da azarlayıp duruyordur. ”

“En az senin kadar soğuk ve aksiydi bence. Ama bildiğim kadarıyla kocası ölmüş!”

Erhan, genç yaşta dul kalmış olmasına üzüldü ama bu kendisini azarlaması için yeterli mazeret değildi.

“Ben aksi değilim. Gayet iyi biliyorsun ama o benim hasta olduğumu unuttu ve bir azarlamadığı kaldı. Hoş onu da yaptı ya neyse.”

“Sen acaba biraz fazla mı alıngansın? Bize, fazla ilgili davranıyoruz diye fırça atmıyor muydun? Kadın belki de olması gerektiği gibi davranıyordu.”

Ağabeyine, internette araştırma yaptığını, kendilerinin Erhan'a hatalı davrandığını öğrendiğini anlatamadı. Doktorun en doğrusunu yaptığından emindi...

Erhan, tüm bunlardan habersiz, “İyi ama o doktor değil mi? Onun daha ilgili davranması gerekmez mi? Aman neyse ne, beni eve götür. Çok yoruldum.”

Yorulmamış ama alçılı ayağı yüzünden canı sıkılmaya başlamıştı. Kaşınan ayağına bir şey yapamamak deli ediyordu. Neden en olmayacak yerde kaşıntı tutardı ki?

“Uğur Bey iyi birine benziyor. Keşke o olsaydı benim doktorum. Hem onunla daha rahat konuşurduk.” Arabada, huysuz ihtiyarlar gibi söylenmeye devam etti Erhan. Yunus sabırla yanıtladı,

“Uğur hanımın da iyi olduğundan eminim. Umut ablasından bahsederken hep onun çok iyi bir fizik tedavi uzmanı olduğundan söz ederdi. Gerçi ablası olduğunu bilmiyordum. Hep ağabeyi sanıyordum. O Uğur dedikçe ben de erkek düşündüm doğal olarak. Kartı verdiğinde soyadları farklı olunca hiç bağdaştıramadım. Şimdi çok tuhaf geliyor yaptığım hata.”

“Orada da tuhaftın zaten. Neden acaba?” Erhan yanıt almayacağından emindi. Yanılmadı. Yunus, doğruyu öğrendiğinde içinde oluşan rahatlamayı anlatamazdı. Çünkü kendisi de anlamamıştı. İki kardeş de daha fazla konuşmadan konuyu kapattı.

Eve yaklaşırken gördüğü kırmızı Polo araba Müge'nin geldiğinin habercisiydi. Plakayı görememişti ama kan kırmızı arabayı ve çamurluktaki ufak göçüğü tanıyordu. Müge, ilgi çekmeyi seviyordu. Ama ilgilenmeyi sevmiyordu. Her ne kadar aralarındaki ilişkinin aşk ya da sevgi ile uzak yakın alakası yoksa da hiç aramaması, Erhan'ın canını sıkmıyor değildi. Demek ki insanların ilgileri iyi zamanlarla kısıtlı olabiliyordu.

Babasının, tekerlekli sandalyeyi rahatlıkla içeriye sokabilmesi için hazırladığı rampadan bahçe katındaki evlerine girdi. Antre kısmında kendisi için bulundurulan ıslak bez ile tekerleklerini silmeye başladı. Arkasından gelen Yunus yardım etmek istediğini söylese de, kendisi yapabileceğini belirtip kabul etmedi. İki tekerleğinde temizlenmesi bittiğinde içeriye doğru sürdü.

Müge, salonda oturuyordu. Kaç gündür aramıyordu bile! Kalkıp gelmesinin nedeni neydi? Sandalyesini salona soktu. Annesi misafirini ağırlamaya çabalıyordu.

Erhan son derece asık bir yüzle odaya girdiğinde Müge hemen yanına gidip yanaklarından öptü.  Erhan, soğuk dudakların temasından rahatsız olmuştu. En az beş dakika kapının dışındaydı. Salon, girişi gören bir konumdaydı. Ama Müge kendisi içeriye girene kadar beklemeyi uygun bulmuştu. Çünkü o seven bir kadın değildi. Annesi hala babası kapıyı çaldığında heyecanla koşardı kapıya...

Yunus, Müge'nin geldiğini anladığı an salona girmekten vazgeçmişti. Kapıdan başını uzatmış, kısaca Hoş geldin, elimi yüzümü yıkamam lazım. Görüşürüz, demiş önce banyoya yönelmişti. Daha sonra annesinin sesinin geldiği mutfağa gitmeyi tercih etmişti. Bu kadından hoşlanmamıştı. Ağabeyinin hatırı için bile katlanamazdı. Annesi renk vermese de kız arkadaşlarına zaten hep mesafeli davranırdı. Normal arkadaşlarını bile oğullarını müstakbel gelin adayı olarak görür en baştan tavrını koyardı. Müge için de farklı düşündüğünü sanmıyordu. Annesi Erhan için çay koyarken kendi kendine söyleniyordu. Yunus duymak için yaklaştığında annesinin, “Bu kız benim gelinim olamaz. Bu sevimsiz benim gelinim olamaz. Asla gidip istemem.” diye söylendiğini duydu. O kadar dalgın ve peşi sıra söyleniyordu ki Yunus'un burnunun dibine kadar geldiğinin bile farkında değildi. Yunus annesinin yanağından şap diye öpüp “İçin rahat olsun Meliha Hanım, ağabeyim o kadınla asla evlenmez. Onun kadını, kötü zamanda misafir gibi gelen değil, kötü günden kurtulması için canını dişine takan biri olur. Müge, kısa sürede eski ilişki dosyasına kalkacak. Yunus demişti dersin.”

“Hep kendime, çocukların kız arkadaşlarına karışmayacağım diyorum ama böyle gelin istemem ben. Bak sana da söylüyorum, bu kız gibi birini getirme sakın.” Annesi, tam tepsiyi eline alıp iki adım atmıştı ki durdu yeniden oğluna döndü, “Eminsin değil mi?”

“Evet, anne, için rahat etsin Erhan ağabeyim sevmediği biri ile evlenmez. Sevdiği de içerideki gibi olmaz.”

“Tamam, bu içeridekinin ne olduğunu düşünüp kendimi utandırmayacağım. Sen de ikimize çay koy, seninle karşılıklı içelim.” Annesinin sesi keyifle çıkmaya başlamıştı.


3 yorum:

  1. Heyecanla Erhan ve Uğur ikilisinin arasındaki buzların erimesini bekliyorum :))))

    YanıtlaSil