Duru, çok zor şartlarla önüne konulan çalışma iznini kabul
etmekten başka yol bulamamıştı. Babasının, zorlamak için sunduğu önerileri
kabullenmişti. Ahmet Bey, yine de kızına kıyamamış, tutacağı evin ilk üç aylık
kirasını ve fatura ile mutfak masraflarını ödeyeceğini söylemişti. Duru, bu
üç ay içinde iş bulursa ödemeleri kesecekti. Bulamazsa, üç ayı tamamladıktan
sonra hiç bir şekilde ödeme alamayacak ve başının çaresine bakacaktı... Ne
yapıp edip bu üç ay içinde kirasını ödeyecek bir iş bulmalıydı.
Bu anlaşmanın üstünden bir ay geçmiş, Duru halen bir iş bulamamıştı. Bugün, yine bir görüşmeye gidecekti. Babasının zorla aldırdığı, üstüne neredeyse iki beden bol gelen etek ceketi ve içindeki bol gömleği ile iş başvurusuna gitmek istemiyordu. Hele ki o canım saçlarını saçma sapan bir şekilde ensesinde topuz yapmak, makyajsız olmak ve gözlük takmak... Hepsi birbirinden tuhaf bu şartları uygulamak, iş bulmasını gerçekten güçleştiriyordu. Babası haklı mıydı? İnsanlar dış görünüşe göre mi iş veriyorlardı? ‘Elbette böyle olamaz, bu benim şansızlığım.’ diye düşündü. ‘Zaten iş bulmak zor ve ben gitgide çıtayı indiriyorum. İlk başlarda, burun kıvırdığım işlerden medet umuyorum. İş hayatının güçlüğü iş bulmaktan başlıyormuş.’ diye düşünerek, görüşme yapacağı iş merkezine geldi. Bir gökdelenin on sekizinci kayındaydı şirket. İnşaat şirketinde sekreterlik için başvuruda bulunacaktı. Özgeçmişini ilgili kişiye teslim ederken, istediği iş için, birisinin bulunduğunu öğrendi. Personel bölümündeki yetkili kişi, kızın hayal kırklığını görünce, “İsterseniz santral memurluğu için başvuru yapabilirsiniz” dedi... Santral memurluğu? Ne ummuş ne bulmuştu. “Bakın, acil olarak iş bulmam lazım. Bulduğum iş kiramı ödememe yaramalı. Santral memurunun maaşını öğrenmem mümkün mü? Biliyorum çok ayıp bir şey ama o evi boşaltırsam, başka yerde daha uygununu bulmam çok zor” diye, yaptığı terbiyesizliği mazur göstermeye çabaladı. “Merak etmeyin, yoğun bir iş ve saatleri çok uzun olduğu için maaşı kötü değil. Bu rakam sizce uygun ise, hemen yarın başlayabilirsiniz” diyerek maaşı söylediğinde, Duru hemen hesap yapmaya başladı. Kirayı ödedikten sonra minimize edilmiş fatura ve mutfak masraflarını da karşılayacak gibiydi maaş. En kötü ihtimal, ev arkadaşı almayı ciddi ciddi düşünmeye başlamıştı. Karşısındaki adamı daha fazla bekletmemek için “Uygun” dedi. |
Batur, yeni sekreteri ile çalışmaya başladığında
söylenmeleri azalmıştı. İki aydır sekreteri olmasına rağmen işlerinde pek
hafifleme yoktu. Giray, durumun farkındaydı. Sormuyor, Batur’un, derdini kendisinin
anlatmasını istiyordu... Nihayet dayanamayan kardeşi baklayı çıkarttı
ağzından...
“Sekreterimi değiştirmek istiyorum” “Neden, ne oldu? Yeterince güzel değil mi?” diye kıs kıs gülmeye başlamıştı Giray. İş ortamında, birinci öncelik güzellik değil, zeka ve beceriydi. Bunu kardeşinin anlamış olmasından memnundu. Elbette, güzel birisi ile çalışmak artılar kazandırırdı ama zeka ve hızlı karar verme yetisi güzelliğin de önünde olmalıydı. “Evet, küçük kardeş. Yanıtını bekliyorum.” “Ağabey, çok güzel bir kız Figen. Aslında zeki de ama hızlı değil. Hiç bir şeye karar veremiyor. Her şeyi bana danışıyor. İşlerim hafifleyeceğine çoğaldı.” “Tamam, iki aydır yanında istersen son bir ay daha, şans ver. Baktın hala düzelme yok, yollarımızı ayırırız.” “Olur, bir ay daha çalışalım bakalım. Umarım bir şeyler yoluna girer.” diyerek odadan çıktı. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder